Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LACEWING : English Turkish

n. zarkanat, nazik dantele benzer kanatları olan böcek türü

LACEWORK : English Turkish

n. dantel işleme, dantel yapma

LACHES : English Turkish

n. (Hukuk) kanuni süreyi geçirme, izin verilen zaman içinde görevini yapamama; birinin izin verilen süre içinde görevini yerine getirmemesi durumunda tazminat hakkını kaybettiği hukuk ilkesi

LACHESIS : English Turkish

n. (Yunan mitolojisi) her bir insana yaşaması için ne kadar zaman (hayat ipi) verileceğine karar veren kader tanrıçası

LACHRIMAL : English Turkish

n. (Anatomi) gözyaşı kemiği, lakrimal kemik (gözpınarı kemiği); yakınlarını yitirmiş insanların gözyaşlarını toplamak için kullanılan kap

LACHRIMAL : English Turkish

adj. gözyaşına özgü, gözyaşına ait veya ilgili olan; gözyaşı üreten, gözyaşı salgılayan; lakrimal, gözyaşı salgılayan organlara ait veya onlara yakın olan (Anatomi)

LACHRIMOSE : English Turkish

adj. göz yaşartıcı, gözü yaşlı; ağlayan, gözyaşı dökme eğilimi olan; üzgün; bunalımlı; yaslı

LACHRYMAL : English Turkish

n. gözyaşı bezleri

LACHRYMAL : English Turkish

adj. gözyaşı

LACHRYMAL BONE : English Turkish

n. gözyaşı kemiği, göz çukurunun iç köşesini oluşturan çok ince kemik

LACHRYMAL GLAND : English Turkish

gözyaşı bezi, göz içinde gözyaşı üreten bez

LACHRYMAL SAC : English Turkish

gözyaşı kesesi, gözyaşlarını gözlerin dışına ileten gözyaşı kanalının üst kısmı

LACHRYMALS : English Turkish

n. gözyaşı, gözyaşları; gözyaşları ile ilgili olan duygular

LACHRYMATION : English Turkish

n. gözü yaşarma, ağlama

LACHRYMATOR : English Turkish

n. göz yaşartıcı madde, gözlerin gözyaşı üretmesine neden olan madde (örn.: göz yaşartıcı gaz)

LACHRYMATORY : English Turkish

adj. gözyaşartıcı

LACHRYMOSE : English Turkish

adj. sulugöz, gözleri yaşlı, ağlayan, gözyaşartıcı

LACINESS : English Turkish

n. dantelli olma niteliği, dantel gibi olma niteliği

LACING : English Turkish

n. bağlama, bağcık, katılan alkol, dayak, kötek

LACINIATE : English Turkish

adj. kertikli, çentikli; saçaklı (Botanik, Zooloji)

LACINIATED : English Turkish

adj. dişli, kertikli, çentikli; saçaklı (Botanik, Zooloji)

LACK : English Turkish

n. eksiklik, noksan, yokluk, yoksunluk

LACK : English Turkish

v. olmamak, eksik olmak, yoksun olmak, ihtiyacı olmak

LACK EXPRESSION : English Turkish

ifade eksikliği olan, artikülasyon eksikliği olan, ifadesi olmayan

LACK FOR NOTHING : English Turkish

hiçbir şeye ihtiyacı olmamak, gereken her şeye sahip olmak, eksik hiçbir şeyi olmamak