Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LAKESHORE : English Turkish

n. göl kıyısı, bir gölün kıyısı, göl kenarı

LAKESIDE : English Turkish

n. göl kenarı, bir göle yakın olan kara alanı, göl kıyısı

LAKESIDE : English Turkish

adj. göl kenarı, bir gölün kenarında bulunan, göl kıyısında bulunan

LAKH : English Turkish

n. yüz bin, 100,000

LAKING : English Turkish

n. eğlenme, eğlence, oynama

LAKOTA : English Turkish

n. Dakota Kızılderilileri'nin en batıdaki alt kolu; Dakota dilinin bu alt kimlik tarafından konuşulan lehçesi

LAKOTA : English Turkish

n. Dakota Kızılderilileri'nin en batıda bulunan alt koluna dahil bir kabileden olan kimse

LAKSA : English Turkish

n. spagettiden biraz daha kalın olan çorba veya acı balık sosu içinde servis yapılan pilav şehriyesi (Malezya ve Singapur mutfağı)

LAKY : English Turkish

adj. göllü, göl gibi

LALA : English Turkish

n. (Argo) tuvalet

LALAPALOOZA : English Turkish

n. (Argo) acayip ve sıra dışı kimse veya şey

LALLAN : English Turkish

n. İskoçya'nın düz arazi bölgesi

LALLANS : English Turkish

n. İskoçya Lowlands; Lowlands'te (iskoçya) ikamet edenler; İskoçya'nın Lowlands bölgesinde konuşulan edebi İngilizce lehçesi

LALLANS : English Turkish

adj. İskoçya'da Lowlands ile ilgili veya Lowlands'in; Lowlands'te konuşulan iskoçca lehçesi ile ilgili

LALLATION : English Turkish

n. lalasyon, “r” harfi yerine “l” harfinin telaffuz edildiği konuşma kusuru (Fonetik)

LALLY : English Turkish

n. kolon, beton ile doldurulan boru şeklindeki çelik yapı kolonu

LALLY COLUMN : English Turkish

n. Lally sütunu, (Ticari marka) içi betonla doldurulmuş yapısal boru şeklinde çelik sütun markası

LALLYGAG : English Turkish

v. serserice dolaşmak

LALOPATHY : English Turkish

n. telaffuz bozukluğu, konuşma bozukluğu

LALOPHOBIA : English Turkish

n. normal dışı konuşma korkusu (Psikiyatri)

LALOPLEGIA : English Turkish

n. lalopleji, dili etkilemeyen konuşma organları felci (Patoloji)

LAM : English Turkish

v. dayak atmak, dövmek, kaçmak

LAM INTO : English Turkish

v. saldırmak, fırça atmak, dövmek

LAM. : English Turkish

n. geleneksel olarak rahip Jeremiah'a atfedilen Eski Ahit'in kitabı (İncille ilgili)

LAMA : English Turkish

n. tibetli buda rahibi, lama