Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LEWDNESS : English Turkish

n. namussuzluk, açık saçıklık, adilik

LEWINSKY : English Turkish

n. bir soyadı; Monica Lewinsky (1973 doğumlu) young woman who worked as an intern at the White House in Washington D.C.'de bulunan Beyaz Saray'da stajyer olarak çalışan ve ABD başkanı Bill Clinton ile yasak ilişki yaşayan genç kadın (ilişki onların görüşmelerini kaydeden Linda Tripp tarafından ortaya çıkarıldı)

LEWIS : English Turkish

n. demir kama

LEWIS CARROLL : English Turkish

Charles Lutwidge Dodgson'un takma adı (
1898, İngiliz matematikçi ve yazar, "Alis Harikalar Diyarında" ve "Through the Looking Glass" kitaplarının yazarı)

LEWIS COMFORT TIFFANY : English Turkish

(
1933) Amerikalı ressam dekoratör ve cam işleme tasarımcısı

LEWIS GUN : English Turkish

n. Lewis tüfeği, 1911 yılında ABD'de geliştirilen ve ilk defa I. Dünya Savaşı'nda kullanılan yuvarlak şarjörlü hafif makinalı tüfek

LEWIS GUN : English Turkish

n. makineli tüfek

LEWIS LIBBY : English Turkish

n. I. Lewis "Scooter" Libby, Jr. (1950 doğumlu), Başkan George W. Bush'un eski yardımcısı ve
2005 yılları arasında ABD başkan yardımcısı Dick Cheney'in genelkurmay başkanı

LEWIS SINCLAIR : English Turkish

n. (
1951) ABD'li romancı ve oyun yazarı

LEWISITE : English Turkish

n. levizit

LEWY : English Turkish

n. bir soyadı; Frederic H. Lewy (
1950), Lewy cisimlerini bulan Alman asıllı ABD'li nörolog

LEWY BODIES : English Turkish

n. Lewy cisimcikleri, (Tıp) sinir hücreleri içerisinde gelişen ve Parkinson Hastalığı'nın işaretçisi olan anormal protein grubu (Frederic H. Lewy'den sonra adlandırılan )

LEWY BODY DEMENTIA : English Turkish

n. Lewy cisimciği akıl hastalığı, beyin korteksinde bulunan ve öncelikle ruhsal dengesizlik ve kişilik bölünmesi ile kendini gösteren ve Parkinson Hastalığı belirtilerinin takip ettiği Lewy parçacıkları ile alakalı geç yaşlardaki akıl hastalığı ve kişilik bölünmesi (istemsiz hareketler, ciddi katılık, yutma güçlüğü, kas spazmları gibi)

LEX : English Turkish

n. kanun, kural (Latince)

LEX FERENDA : English Turkish

tüm dava çeşitlerine adil cevap sağlayan ideal mahkeme (Hukuk)

LEX LOCI : English Turkish

yerel kanun, belirli bir coğrafi bölgede yürürlükte olan kanun, yerel yasa

LEX LUTHOR : English Turkish

n. "Süpermen" çizgi romanındaki kötü adam

LEX SITUS : English Turkish

yerel kanun, belirli bir coğrafi bölgede yürürlükte olan kanun, yerel yasa

LEX TALIONIS : English Turkish

(Hukuk) kısas kanunu, misilleme kanunu, işlenmiş olan suç türüne göre eşit bir şekilde ve doğrudan cezalandırarak intikam alma kanunu

LEXEME : English Turkish

n. sözcük birim, bil dile ait veri sözlüğünün temel birimi; kelime hazinesi öğesi

LEXICAL : English Turkish

adj. sözcüklere ait, sözlük

LEXICAL GAP : English Turkish

n. (Dilbilimi) bir kelimenin belirli bir dilde olmaması, boşluk

LEXICAL SOURCE : English Turkish

n. sözcük kaynağı, diğer kelimelerin türedikleri esas kelime, kök sözcüğü

LEXICALISE : English Turkish

v. sözcük türetmek, var olan bir sözcükten kelime türetmek; bir sözcük öbeğini veya eki sözcüğe dönüştürmek (ayrıca lexicalize)

LEXICALIZE : English Turkish

v. sözcük türetmek, var olan bir sözcükten kelime türetmek; bir sözcük öbeğini veya eki sözcüğe dönüştürmek (ayrıca lexicalise)