Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LIGHT OUT OF DARKNESS : English Turkish

karanlığın ortasındaki ışık, ümitsiz bir mücadeleden sonra ümidin ortaya çıkması

LIGHT PEN : English Turkish

ışıklı kalem, ışın yayan ve bilgisayar ekranında doğrudan opsiyon seçme veya çizmek için kullanılan kalem şeklindeki alet (fotoelektrik aracılığı ile)

LIGHT PLANE : English Turkish

hafif uçak, ağır olmayan uçak

LIGHT POLLUTION : English Turkish

n. ışık kirliliği, insanların yarattıkları lüzumsuz yapay zararlı aydınlatma (sokak lambaları veya ışıklı reklamlar); gökcisimlerinin gözetlemesine engel olan gökyüzünün gece vakti elektrik lambaları ile aydınlatılması

LIGHT PROOF : English Turkish

ışık geçirmez

LIGHT PUNISHMENT : English Turkish

hafif ceza, ciddi olmayan ceza

LIGHT PURSE : English Turkish

cimri

LIGHT RAIL SYSTEM : English Turkish

n. hafif raylı sistem, modern tramvay sistemi şekli, modern hafif raylı araçlara hafif donanım kullanan sistem

LIGHT RAILWAY : English Turkish

n. hafif demiryolu, modern tramvay şekli, hafif trafik için kullanılan demiryolu

LIGHT RAIN : English Turkish

hafif yağmur, yumuşak yağan yağmur, az yağış miktarı

LIGHT REFLEX : English Turkish

ışık refleksi, ışık yansıması, ışınların bir yüzeyden geri sekme niteliği

LIGHT SENSITIVE : English Turkish

ışığa duyarlı, ışığa tepki gösteren, ışıktan etkilenen

LIGHT SENTENCE : English Turkish

hafif hüküm, hoşgörülü mahkeme kararı, hafif ceza

LIGHT SLEEP : English Turkish

hafif uyku, kestirme, uyuklama

LIGHT SOIL : English Turkish

hafif toprak, havalandırılmış toprak, hava cepleri içeren toprak, kumlu toprak, gevşek zemin

LIGHT SOURCE : English Turkish

n. ışık kaynağı

LIGHT SPECTRUM : English Turkish

ışık spektrumu, insan gözü tarafından algılanabilen ışık aralığı (Fizik)

LIGHT STATION : English Turkish

deniz feneri, ışık feneri, yönlendirme ışıkları aydınlatması, uyarı ılıkları aydınlatması

LIGHT SWITCH : English Turkish

lamba anahtarı, ışık kaynağı açmak ve kapatmak için kullanılan elektrik anahtarı

LIGHT TANK : English Turkish

hafif tank, hafif zırhlı küçük savaş tankı, büyük hareket kabiliyeti ve dönme yeteneği olan tank

LIGHT THE FIRE : English Turkish

ateşi yakmak

LIGHT THE GAS : English Turkish

gazı yakmak, gazı tutuşturmak, yakıtı ateşlemek

LIGHT TRANSMISSION : English Turkish

ışık geçirimi, ışınların bir yerden başka bir yere hareket etmelerini sağlamak

LIGHT TRAP : English Turkish

n. ışık kapanı, sürgülü bölme hareketi ve insan geçişine izin veren ancak ışık geçirmeyen aparat; böcekleri çeken ve öldüren parlak ışıktan oluşan aygıt

LIGHT UP : English Turkish

yakmak, aydınlatmak, ışık saçmak, sevindirmek, neşelendirmek, yanmak, aydınlanmak, parlamak, ışımak