English Turkish
LIGHT UPON : English Turkish
astlamak
LIGHT VELOCITY : English Turkish
ışık hızı, ışığın hız derecesi, ışığın verilen bir zaman birimi içerisinde yol aldığı mesafe (yaklaşık olarak saniyede 299,
5 m/ saniyede 186, 200, 000 mil)
LIGHT WAVE : English Turkish
ışık dalgası
LIGHT WEIGHT : English Turkish
hafif sıklet, boksör veya güreşçi ağırlık kategorisi (127 ile 135 pound ağırlığında olan)
LIGHT WELL : English Turkish
adj. aydınlık, ferah
LIGHT WIND : English Turkish
hafif rüzgâr, yumuşak rüzgâr, hafif esinti, ılıman rüzgâr
LIGHT WOMAN : English Turkish
hafif kadın, uçarı kadın, fingirdek kadın
LIGHT YEAR : English Turkish
ışık yılı
LIGHT-ARMED : English Turkish
hafif silahlı, hafi silahlarla donatılmış
LIGHT-FINGERED : English Turkish
adj. eli uzun olan, hızlı ve becerikli elleri olan; ufak tefek hırsızlıklar yapmakta becerikli olan (özellikle yan kesicilik)
LIGHT-FINGEREDNESS : English Turkish
n. eli uzun olma, eli çabuk olma niteliği; ufak tefek hırsızlıklar yapmakta kolaylık ve beceriklilik (özellikle yan kesicilik)
LIGHT-FOOT : English Turkish
çabuk, hızlı, çabucak, çevik
LIGHT-HANDED : English Turkish
ecerikli, incelikle hareket eden; hafif yükü olan
LIGHT-HEADED : English Turkish
aşı dönen, sersemlemiş; uçarı, düşüncesizce davranan, patavatsız
LIGHT-HEADEDNESS : English Turkish
düşüncesizce davranma, patavatsız, atak, çılgın
LIGHT-HEARTED : English Turkish
endişesiz, kaygısız, neşeli
LIGHT-HEARTEDLY : English Turkish
endişesizce, kaygısızca, neşeyle
LIGHT-HEARTEDNESS : English Turkish
kaygısızlık, umursamazlık, endişesiz olma durumu
LIGHT-HEAVY WEIGHT : English Turkish
hafif-ağır sıklet, sporcu sıklet ağırlığı (yaklaşık olarak
81 kilogram)
LIGHT-MINDED : English Turkish
uçarı, boş, ciddi olmayan
LIGHT-MINDEDLY : English Turkish
uçarı bir şekilde, ciddi olmayan bir şekilde, kaygısız bir şekilde
LIGHT-MINDEDNESS : English Turkish
uçarılık, havailik, ciddiyetsizlik
LIGHTED : English Turkish
adj. yanık, yakılmış; tutuşturulmuş; aydınlatılmış, ışıklandırılmış; yanan
LIGHTED UP : English Turkish
adj. ışıklandırılmış, ışıklı
LIGHTEN : English Turkish
v. aydınlanmak, parlamak, açmak (renk), ışık saçmak, rengini açmak, şimşek çakmak, parlatmak, aydınlatmak, hafifletmek, rahatlatmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani