Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LIVERPUDLIAN : English Turkish

adj. liverpool'lu

LIVERWORT : English Turkish

n. kızılyaprak, koyunotu

LIVERWURST : English Turkish

n. ciğer salamı

LIVERY : English Turkish

n. üniforma, uşak elbisesi, kıyafet, yem parası (at), kiralık at ahırı

LIVERY COLLAR : English Turkish

n. makam işareti olan zincir, Ortaçağda makam işareti olarak takılan masif altın zincir veya gerdanlık

LIVERY STABLE : English Turkish

kiralık at ahırı

LIVERYMAN : English Turkish

n. esnaf cemiyetinin üyesi

LIVES BY THE SWORD : English Turkish

sürekli mücadele içinde yaşıyor, sürekli dövüşüyor, devamlı savaşıyor

LIVES FOR THE MOMENT : English Turkish

anı yaşıyor, bu günü yaşıyor, geçmişe veya geleceğe önem vermiyor

LIVES IN A BUBBLE : English Turkish

kapalı kutu içinde yaşıyor, kendi gerçeği ile yaşıyor, “gerçek dünyanın” bir parçası olmayan dünyada yaşıyor

LIVES IN A RENTED APARTMENT : English Turkish

kiralık dairede yaşıyor, daire kirası ödüyor, daire kiralıyor

LIVES ON AIR : English Turkish

parası olmadığı için geçimini nasıl sağladığı belli değil

LIVES ON BORROWED TIME : English Turkish

sayılı günleri kalmış, ölmek üzere olan, az zamanı kalmış olan

LIVES UP TO HIS NAME : English Turkish

adını doğrulayan bir kişiliği var, ismi onun doğasına uygun, o gerçekten tam göründüğü gibi biri

LIVES WITH : English Turkish

ile yaşıyor, ile birlikte yaşıyor, ile ikamet ediyor

LIVESTOCK : English Turkish

n. çiftlik hayvanları, hayvan mevcudu, haşarat, böcekler

LIVESTOCK CENSUS : English Turkish

n. çiftlik hayvanları sayımı

LIVEWELL : English Turkish

n. bir teknede taze balıkların ve yemin canlı kalmaları için kullanılan bölme

LIVID : English Turkish

adj. kurşuni, mosmor, morarmış

LIVIDITY : English Turkish

n. morluk, grilik

LIVIDLY : English Turkish

adv. benzi soluk bir şekilde, morarmış bir şekilde; öfkeli bir şekilde

LIVIDNESS : English Turkish

n. morluk, grilik

LIVING : English Turkish

n. hayat, yaşam, yaşama, geçim, oturma, papazlık makamı

LIVING : English Turkish

adj. yaşayan, sağ, canlı, güncel, hayat

LIVING APART TOGETHER : English Turkish

n. evli olmadan samimi ilişki sürdürmek, bir çiftin evli olmadığı ayrı evlerde yaşadığı ancak samimi ilişkide bulunduğu durum