Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LOVELORN : English Turkish

adj. terkedilmiş

LOVELY : English Turkish

adj. güzel, hoş, sevimli, şirin

LOVER : English Turkish

n. aşık, meraklı, sevgili, dost, hayran

LOVER : English Turkish

suff. sever

LOVER ONE'S SIGHTS : English Turkish

v. hedefini küçültmek, aza razı olmak

LOVERBOY : English Turkish

n. 1980'lerde popüler olan Kanadalı bir rock and roll grubu

LOVESICK : English Turkish

adj. aşk hastası, sevdalı

LOVESTRUCK : English Turkish

adj. vurulmuş, tutulmuş

LOVEWELL'S WAR : English Turkish

Lovewell Savaşı, Dummer Savaşı (
1725), New England'ın kuzeyinde (ABD tarihi) ingilizlerin Fransız ve Kızılderililere karşı yaptıkları saldırılar serisi

LOVING : English Turkish

adj. seven, aşk dolu, sevgi gösteren, şefkâtli

LOVING CUP : English Turkish

iki kulplu kâse

LOVING KINDNESS : English Turkish

n. şefkât, iyilik, merhamet

LOVINGLY : English Turkish

adv. sevgi ile

LOW : English Turkish

n. böğürme

LOW : English Turkish

v. böğürmek

LOW : English Turkish

adj. alçak, düşük, basık, zayıf, pes, ucuz, adi, alçakgönüllü, kısa boylu, bodur, karamsar

LOW : English Turkish

adv. alçak, ucuz, pes olarak, alçakgönüllülükle

LOW BORN : English Turkish

aşağı tabakadan

LOW BRIDGE : English Turkish

alçak köprü

LOW CAMP : English Turkish

adj. bayağı

LOW CLASS : English Turkish

n. bayağı, adi, alt tabakadan

LOW COUNTRIES : English Turkish

Belçika Hollanda ve Lüksemburg

LOW CUT : English Turkish

adj. dekolte

LOW DOWN : English Turkish

aşağılık, alçak, ahlaksız, rezil, alçakça yapılan

LOW EARTH ORBIT : English Turkish

alçak dünya yörüngesi, Dünya yörüngesinde düşük irtifada dönen iletişim uydu sistemi (esas itibarı ile mobil telefon iletişiminde kullanılır)