English Turkish
MINISTRY OF ENVIRONMENTAL PROTECTION : English Turkish
çevre koruma bakanlığı, çevrenin korunması ve geliştirilmesinden sorumlu devlet kurumu
MIQUELON : English Turkish
n. küçük Fransız adası
MIR : English Turkish
n. Mir uzay istasyonu, parçalara ayrılabilir ve yeniden birleştirilebilir şekilde dizayn edilmiş uzun zamandır uzayda olan Rus uzay istasyonu
MIRA : English Turkish
n. (Omicron Ceti) salınımlı değişken bir yıldız; bir bayan ismi
MIRABEAU : English Turkish
n. (
1791) Fransız devrimci; garnitürü (hamsilerin, oyuklu zeytinlerin, tarhun , ve ançüez yağının)
MIRABEL : English Turkish
n. Quebek (Kanada) eyaletinde bir kasaba; İspanya'da bir belediye
MIRABILE DICTU : English Turkish
hayret! [lat.]
MIRABILE VISU : English Turkish
(Latince) görülesi şey, harika
MIRABILIS : English Turkish
n. ICQ proğramını geliştiren İsrailli yüksek teknoloji şirketi
MIRACLE : English Turkish
n. mucize, harika, harika şey, keramet, alâmet
MIRACLE PLAY : English Turkish
ortaçağ dini piyesi
MIRACULOUS : English Turkish
adj. mucize eseri, olağanüstü, mucize yaratan, mucizevi
MIRACULOUSLY : English Turkish
adv. mucize eseri olarak
MIRAGE : English Turkish
n. serap, ılgım
MIRANDA : English Turkish
n. bir bayan ismi
MIRANDA RIGHTS : English Turkish
Miranda Hakları, tutuklama esnasında vatandaşın bilgilendirilmesi gereken hakları (sessiz kalma hakkı, avukat tutma hakkı, avukat tutmaya gücü yetmediği takdirde kamunun ona bir avukat tahsis edeceği); polis tarafından gözaltına alınan kişilere söylenen açıklama
MIRANDIZE : English Turkish
v. (ABD'de) tutuklama anında kişiye Miranda haklarının okunması; kişiyi yasal hakları konusunda bilgilendirme, kişiyi anayasal hakları konusunda bilgilendirme; tutuklama anında bir şüpheliyi yasal hakları konusunda bilgilendirme (sessiz kalma hakkı, avukat tutma hakkı, avukat tutmaya gücü yetmediği takdirde kamunun ona bir avukat tahsis edeceği)
MIRCEA ELIADE : English Turkish
(
1986) Romanyalı filozof ve din tarihçisi, kutsal kültürel yorumlar üzerine araştırmacı
MIRE : English Turkish
n. çamur, batak, pislik
MIRE : English Turkish
v. çamura batmak, çamurlamak, çamura batırmak
MIRE DOWN : English Turkish
yarım kalmak, başarısızlığa uğramak
MIRIAM : English Turkish
n. bir bayan ismi (İbranice); Hz. Musa ve Hz. Harun'un kızkardeşi (İncil'den)
MIRIAM BEN-PORAT : English Turkish
israil Yüksek Mahkemesi yargıcı, Yüksek Mahkeme'nin başkanlığını yürüten, Devlet Denetçisi
MIRINESS : English Turkish
n. çamurluluk
MIRO : English Turkish
n. Joan Miro (
1983), İspanyol sürrealist ressam; Gabriel Miro (
1930), İspanyol yazar; bir soyadı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani