Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
NOTTINGHAMSHIRE : English Turkish

n. İngiltere'de bir ilçe, Notts

NOTTS : English Turkish

İngiltere'de bir ilçe

NOTWITHSTANDING : English Turkish

adv. buna rağmen, yine de, gerçi

NOTWITHSTANDING : English Turkish

prep. karşın

NOTWITHSTANDING : English Turkish

conj. mamafih, rağmen, bununla beraber, dığı halde, mesine rağmen

NOUAKCHOTT : English Turkish

n. Nouakchott, Moritanya'nın başkenti

NOUGAT : English Turkish

n. koz helvası

NOUGHT : English Turkish

n. hiç, sıfır

NOUGHTS AND CROSSES : English Turkish

(British) üç taş oyunu, bir oyun çeşidi

NOUN : English Turkish

n. isim, ad

NOUN CLAUSE : English Turkish

isim cümlesi, isim görevi olan yancümle (Gramer)

NOUN DECLENSION : English Turkish

sayı veya isim halini gösteren isim çekimi (Gramer)

NOUN PHRASE : English Turkish

(Gramer) ad öbeği, fiil öznesi veya tümleci görevi olabilen sözcük öbeği

NOURISH : English Turkish

v. beslemek, büyütmek, desteklemek, gütmek (duygu)

NOURISH A VIPER IN ONE'S BOSOM : English Turkish

koynunda yılan beslemek

NOURISH HOPE : English Turkish

vazgeçmemek, umudunu yitirmemek

NOURISHER : English Turkish

n. besleyen kimse ve şey, destekleyen kimse veya şey, yaşamı destekleyen kimse veya şey

NOURISHING : English Turkish

adj. besleyici, geliştirici

NOURISHMENT : English Turkish

n. besin, gıda, beslenme, besleme

NOUS : English Turkish

n. akıl, zekâ, idrak, sağduyu

NOUVEAU : English Turkish

adj. yeni (Fransızca)

NOUVEAU RICHE : English Turkish

yeni zengin, sonradan görme

NOUVELLE : English Turkish

n. haber; bildiriler

NOUVELLE : English Turkish

adj. yeni (Fransızca)

NOUVELLE CUISINE : English Turkish

yeni nesil aşçılık, yemeklerin basit hazırlanışı ve zevkli bir şekilde servis yapılmasına dayanan Fransız mutfağı tarzı