Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
NUCLEOLUS : English Turkish

n. çekirdekçik

NUCLEON : English Turkish

n. nükleon, çekirdek parçası

NUCLEONIC : English Turkish

adj. (Fizik) nükleon ile ilgili (atom çekirdeğinin bir parçası olan proton veya nötron)

NUCLEONICS : English Turkish

n. atom çekirdekleri bilimi (Fizik)

NUCLEOPHILIC : English Turkish

adj. nükleofil, bağışlayıcı elektronlar, katkıda bulunan elektronlar (Kimya)

NUCLEOPHILICALLY : English Turkish

adv. nükleofil olarak, elektronların katkısı ile (Kimya)

NUCLEOPLASM : English Turkish

n. çekirdek plazması

NUCLEOPLASMATIC : English Turkish

adj. (Biyoloji) çekirdek plazması ile ilgili (hücre çekirdeğinde bulunan madde)

NUCLEOPLASMIC : English Turkish

adj. (Biyoloji) çekirdek plazması ile ilgili (hücre çekirdeğinde bulunan madde)

NUCLEOPROTEIN : English Turkish

n. nükleoprotein, hücre çekirdeğinde bulunan protein ve nükleik asitten oluşan madde (Biyoloji)

NUCLEOSIDASE : English Turkish

n. nükleositler hidrolizinde katalizör görevi olan enzim türü (Kimya)

NUCLEOSIDE : English Turkish

n. nükleosit, DNA ve RNA’da bulunan şeker ve bazdan oluşan organik bileşik (Biyokimya)

NUCLEOTIDASE : English Turkish

n. nükleotitler hidrolizinde katalizör görevi olan enzim türü (Kimya)

NUCLEOTIDE : English Turkish

n. nükleotit, nükleik asitte bulunan nükleosit fosfat esteri (Biyokimya)

NUCLEUS : English Turkish

n. atom çekirdeği, çekirdek, nüve, öz, sinir hücreleri yığını

NUCLEUS OF SETTLERS : English Turkish

ir bölgeye yerleşen ilk insanlar grubu

NUCLIDE : English Turkish

n. (Fizik) nüklit, belirli bir biçimde tanınabilir olan atom türü (enerji içeriği, kütle sayısı veya atom numarasından)

NUCLIDIC : English Turkish

adj. (Fizik) nüklit ile ilgili (belirli bir biçimde tanınabilir olan atom türü)

NUDE : English Turkish

n. nü, çıplak insan vücudu, çıplak resmi, çıplaklık

NUDE : English Turkish

adj. çıplak, ten rengi, hükümsüz, geçersiz

NUDE MODEL : English Turkish

nü model, çıplak model

NUDELY : English Turkish

adv. çıplak bir şekilde, çıplak olarak, elbiselerini çıkarmış olarak; açık bir şekilde, gizlenmemiş bir şekilde

NUDENESS : English Turkish

n. çıplaklık, çıplak olma

NUDGE : English Turkish

n. hafifçe dürtme

NUDGE : English Turkish

v. dirseklemek, hafifçe dürtmek, dürtmek, dirsekle dürtmek