Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
OFFENSIVE LANGUAGE : English Turkish

kırıcı dil, kaba dil, incitici dil

OFFENSIVE WAR : English Turkish

saldırılara yönelik olan savaş (savunmadan daha ziyade)

OFFENSIVELY : English Turkish

adv. saldırgan bir şekilde, hakaret edici bir şekilde, zarar verici bir şekilde; saldırganca

OFFENSIVENESS : English Turkish

n. saldırganlık, iğrençlik

OFFER : English Turkish

n. teklif, öneri, sunum, arz, satışa çıkarma, adak, bağış, sunma

OFFER : English Turkish

v. teklif etmek, sunmak, ikram etmek, vermek, arzetmek, bildirmek, açmak (savaş), ortaya çıkmak, adamak

OFFER A SACRIFICE : English Turkish

fedakârlıkta bulunmak, kurban etmek, bağışta bulunmak

OFFER AN EXCUSE : English Turkish

v. özür dilemek, mazeret göstermek

OFFER FOR SALE : English Turkish

satışa sunmak, satılığa çıkarmak, satışa çıkarmak

OFFER FOR THE PUBLIC : English Turkish

halka arz etmek, hisse senetlerini halka arz etmek, halkın satın alabilmesi için hisse senetlerini sunmak

OFFER ITSELF : English Turkish

ortaya atılmak, ortaya çıkmak, beklenmedik bir şekilde gelmek, görülmek

OFFER OF SECURITIES : English Turkish

(Ekonomi) halka açık şirket tarafından halkın tahviller satın alması için yapılan teklif

OFFER ONE'S HAND : English Turkish

evlenme teklif etme

OFFER OPPOSITION : English Turkish

karşı çıkmak, itiraz etmek, karşı gelmek

OFFER PROPOSALS : English Turkish

teklifler sunmak, öneriler sunmak, tasarılar sunmak

OFFER RESISTANCE : English Turkish

karşı koymak, dayanmak, direnmek

OFFER THAT CAN'T BE REFUSED : English Turkish

eddedilemeyecek bir teklif, şaşırtıcı derece iyi bir teklif, son derece cazip bir teklif

OFFERABLE : English Turkish

adj. teklif edilebilir, sunulabilir; servis yapılabilir; kurban edilebilir

OFFERED : English Turkish

adj. teklif edilmiş, sunulmuş, önerilmiş, ileri sürülmüş

OFFERED GUARANTEES : English Turkish

garanti sağladı, güvence sundu, anlaşmayı kolaylaştırmak için senetler sundu

OFFERED HELP : English Turkish

yardımcı oldu, destekledi, yardım etti

OFFERED HIS CONDOLENCES : English Turkish

taziyelerini sundu,
in vefatı nedeniyle yaslı kişilere üzüntüsünü ifade etti

OFFERED HIS HAND IN PEACE : English Turkish

düşmanlarıyla barışmak için ilk adımı attı

OFFERED SHARE CAPITAL : English Turkish

ir şirketin paylaştırmayı talep ettiği sermayenin toplam itibari değeri

OFFERED TO HELP : English Turkish

yardım etmeyi teklif etti, yardımcı olma isteğini ifade etti