Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
AT FULL SPEED : English Turkish

son hızla

AT FULL STRETCH : English Turkish

tamamen uzanmış vaziyette, bütünüyle, boylu boyunca

AT FULL THROTTLE : English Turkish

son sürat, tam gaz, mümkün olduğu kadar hızlı

AT FULL TILT : English Turkish

son hızla, bütün hızıyla

AT GREAT LENGTH : English Turkish

adv. ayrıntılarıyla, uzun uzadıya

AT GUN POINT : English Turkish

adv. silâh tehdidi altında

AT HALF COCK : English Turkish

adj. yarı kurulu, hazırlıksız

AT HALF MAST : English Turkish

yarıya indirilmiş

AT HALF PRICE : English Turkish

yarı fiyatına, %50 fiyatına, %50 indirim ile

AT HAND : English Turkish

yakın, yakında, hazır, el altında, elde

AT HAPHAZARD : English Turkish

asgele, gelişigüzel, şansa

AT HEART : English Turkish

aslında, iç yüzünde

AT HER PRIME : English Turkish

en güzel zamanında, zirvedeyken, en yüksek performans zamanında, en iyi durumunda

AT HIGH NOON : English Turkish

tam öğle zamanı

AT HIGH PRESSURE : English Turkish

son süratle, harcanılan çabanın çok büyük olduğunda, stersin en yoğun olduğu zaman

AT HIS DISCRETION : English Turkish

isteğine bağlı, onun kararına bağlı olarak, onun seçimi ile

AT HIS DISPOSAL : English Turkish

onun emrine amade, onun hizmetinde, onun emrinde

AT HIS EXPENSE : English Turkish

onun hesabına, ona sıkıntı yaratarak, onun zararına

AT HIS FEET : English Turkish

ayağının dibinde, ayağının yanında, ona yakın ve aşağıda

AT HIS WITS END : English Turkish

ne yapacağını bilmez bir durumda, sabrı kakmamış, şaşırmış bir durumda, kızgın, hayal kırıklığına uğramış

AT HOME : English Turkish

kabul günü, evde, ev toplantısı

AT INTERVALS : English Turkish

aralıklarla, sıra ile, aralıklı olarak, duraklamalar ile

AT ISSUE : English Turkish

söz konusu olan, üzerinde konuşulan

AT IT : English Turkish

devam eden, süren, aralıksız, güçsüzleşmeyen

AT LARGE : English Turkish

serbest, özgür, etraflıca, ayrıntılı olarak, genel olarak, genellikle, tamamen, bütünüyle