Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PERCUTANEOUS : English Turkish

adj. perkütan, deri içine yapılan

PERCUTANEOUS TRANSLUMINAL CORONARY ANGIOPLASTY : English Turkish

alon anjiyoplastisi, damar içerisine balon uçlu sonda göndererek içerdeki sıkışmış yağ oluşumuna baskı yapması için balonun şişirilmesi (Tıp)

PERCY : English Turkish

n. bir erkek ismi

PERCY BYSSHE SHELLEY : English Turkish

n. Percy Shelley (
1822), romancı Mary Shelley'in kocası İngiliz şair

PERCY SHELLEY : English Turkish

n. Percy Bysshe Shelley (
1822), İngiliz şair ve romancı Mary Shelley'in kocası

PERDITION : English Turkish

n. cehennem azabı, lanetlenme, mahvolma

PERDU : English Turkish

adj. saklı, gizli, gizlenmiş

PERDUE : English Turkish

adj. saklı, gizli, gizlenmiş

PERDURABLE : English Turkish

adj. daimi, kalıcı, ebedi

PERE : English Turkish

n. baba [fr.]

PEREGRINATE : English Turkish

v. seyahat etmek, yolculuk etmek, gezmek

PEREGRINATION : English Turkish

n. seyahat, yolculuk, gezme, konuyu dağıtma, daldan dala konma

PEREGRINE : English Turkish

adj. yabancı, tuhaf

PEREMPTORY : English Turkish

adj. mutlâk, kesin, buyurucu, olumlu

PEREMPTORY COMMAND : English Turkish

n. kesin emir

PERENNIAL : English Turkish

n. uzun omürlü bitki, çok yıllık bitki

PERENNIAL : English Turkish

adj. uzun ömürlü, kalıcı, sürekli

PERENNIALLY : English Turkish

adv. kalıcı olarak

PERES : English Turkish

n. bir soyadı; Shimon Peres (1923 doğumlu), İsrail devletinin 9'uncu başkanı (
86 ve
96 yılları arasında iki kez İsrail'in başbakanlığını yaptı, Yitzhak Rabin ve Yasser Arafat ile birlikte 1994 Nobel Barış Ödülü sahibi)

PERESTROIKA : English Turkish

n. Rusya'da ekonomik liberalleşme ve yeniden yapılanma politikası (1980'lerde Gorbaçov tarafından yürütülrn)

PERETZ : English Turkish

n. bir soyadı; bir erkek ismi; Amir Peretz (1952 doğumlu), israil Savunma bakanı ve 31'inci İsrail hükümetinde başbakan yardımcısı

PERFECT : English Turkish

n. tamamlanmış geçmiş zamanlı fiil

PERFECT : English Turkish

v. tamamlamak, kusursuz yapmak, mükemmelleştirmek

PERFECT : English Turkish

adj. mükemmel, kusursuz, eksiksiz, tam

PERFECT TENSE : English Turkish

n. tamamlanmış geçmiş zaman