Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PRIME MOVER : English Turkish

güç kaynağı, fikir babası, römork

PRIME NUMBER : English Turkish

asal sayı

PRIME TIME : English Turkish

n. prime time, izlenme oranının en yüksek olduğu zaman [tv]

PRIMER : English Turkish

n. ilk okuma kitabı, el kitabı, alfabe, dua kitabı, ağızotu, falya barutu, ateşleme fitili, kapsül, püskürtme düzeni, astar boya

PRIMEVAL : English Turkish

adj. ilkel, ilk çağa ait

PRIMING : English Turkish

n. ağızotu, astar boya, macun, ateşleme, çalışma, yoğun çalışma

PRIMING MATERIAL : English Turkish

n. macun

PRIMITIVE : English Turkish

n. ilk insan, primitif, yapmacıksız ve kendi kendini yetiştirmiş ressam, kök sözcük

PRIMITIVE : English Turkish

adj. ilk, ilkel, ilk çağa ait, basit, primitif

PRIMITIVENESS : English Turkish

n. ilkellik, basitlik

PRIMITIVISM : English Turkish

n. ilkelcilik, primitifcilik

PRIMITIVITY : English Turkish

n. ilkellik

PRIMNESS : English Turkish

n. resmiyet, resmilik, aşırı ciddilik

PRIMOGENITOR : English Turkish

n. ilk cet

PRIMOGENITURE : English Turkish

n. en büyük çocuk olma

PRIMORDIAL : English Turkish

adj. başlangıçta var olan, ilk, ilkel, en eski

PRIMP : English Turkish

v. kendine çeki düzen vermek, saçlarını taramak, taranmak

PRIMROSE : English Turkish

n. çuhaçiçeği, yaban çuhaçiçeği

PRIMROSE PATH : English Turkish

zevk ve sefa yolu

PRIMROSE YELLOW : English Turkish

n. açık sarı renk

PRIMULA : English Turkish

n. çuhaçiçeğigiller

PRINCE : English Turkish

n. prens, şehzade, hükümdar

PRINCE ALBERT : English Turkish

edingot [amer.]

PRINCE CHARLES : English Turkish

Prens Charles, Galler Prensi, II. Elizabeth'in en büyük oğlu (1948 doğumlu), İngiltere tahtının varisi

PRINCE CHARMING : English Turkish

çekici prens, bir kadının romantik beklentilerini karşılayan erkek