English Turkish
REMONSTRANCE : English Turkish
n. şikâyet, yakınma, sitem, protesto, itiraz, uyarı
REMONSTRANT : English Turkish
n. itirazcı, protestocu
REMONSTRANT : English Turkish
adj. itiraz eden, sitem eden, şikâyetçi, protesto eden
REMONSTRATE : English Turkish
v. itiraz etmek, protesto etmek, kınamak, sitem etmek, uyarmak, güçlü kanıtları olmak
REMORSE : English Turkish
n. vicdan azabı, pişmanlık, vicdan
REMORSEFUL : English Turkish
adj. vicdan azabı çeken, pişman
REMORSELESS : English Turkish
adj. vicdansız, merhametsiz, vicdanı sızlamayan
REMOTE : English Turkish
n. naklen yayın
REMOTE : English Turkish
adj. uzak, çok eski, çok uzak, küçük, sapa, ücra, mesafeli, dolaylı, soğuk (davranış), endirekt
REMOTE ACCESS SERVICES : English Turkish
uzak erişim servisi, kullanıcıların modem veya ağ bağlantısı yolu ile bir sisteme giriş yapabilmelerine olanak sağlayan Windows NT özelliği, RAS (Bilgisayar)
REMOTE CONTROL : English Turkish
uzaktan kumanda, kumanda, uzaktan kumanda aleti
REMOTE CONTROLED : English Turkish
adj. uzaktan kumandalı
REMOTE CONTROLLED : English Turkish
adj. uzaktan kumandalı
REMOTE DATA OBJECT : English Turkish
uzak veri nesnesi, RDO, bağlantılı veri tabanlarına hızlı erişimi sağlayan uygulama arayüzü (Bilgisayar)
REMOTE FUTURE : English Turkish
n. uzak gelecek
REMOTE POSSIBILITY : English Turkish
n. uzak ihtimal, küçük olasılık
REMOTE RELATION : English Turkish
n. uzaktan akrabalık
REMOTE-PILOTED VEHICLE : English Turkish
n. uzaktan komutalı araç, uzaktan kumanda ile komuta ve kontrol edilen insansız araç, RPV
REMOUNT : English Turkish
n. yedek at, sakatlanan atın yerine alınan at
REMOUNT : English Turkish
v. yeniden tırmanmak, tekrar çıkmak (yükseğe), yeniden binmek, yedek at sağlamak, gerilemek
REMOVABLE : English Turkish
adj. kaldırılabilir, uzaklaştırılabilir, taşınabilir, yerinden alınabilir
REMOVAL : English Turkish
n. giderme, uzaklaştırma, taşıma, nakil, yer değiştirme, görevden alınma, halletme, ortadan kaldırma
REMOVE : English Turkish
n. uzaklaştırma, uzaklaşma, mesafe, uzaklık, derece, kademe, taşınma, sonra gelen yemek [brit.], üst sınıfa geçmeden önceki ara sınıf [brit.]
REMOVE : English Turkish
v. kaldırmak, çıkarmak, gidermek, uzaklaştırmak, görevden almak, nakletmek, elini çekmek, ortadan kaldırmak, taşımak, götürmek, başka yere götürmek, yerinden etmek, taşınmak, götürülmek
REMOVE MOUNTAINS : English Turkish
mucize yaratmak, imkânsızı başarmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani