Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
A FEAST FOR THE EYES : English Turkish

gözler için ziyafet, hassas gözler için manzara, seyretmesi haz veren şey, güzel manzara (gözler için bayram olan şey)

A FEW : English Turkish

adj. birkaç

A FEW OF : English Turkish

ir kısım, bazı

A FEW STEPS FROM THE BEACH : English Turkish

sahile çok yakın, deniz kıyısında

A FINE KETTLE OF FISH : English Turkish

utandıran durum; can sıkıcı biçimde ters durum

A FIRST COUSIN ONCE REMOVED : English Turkish

n. kardeş torunu

A FIT OF NERVES : English Turkish

n. sinir buhranı

A FLEA IN ONE'S EAR : English Turkish

kulağına küpe, azar

A FLOOD OF TEARS : English Turkish

n. sel gibi akan gözyaşı

A FLY IN THE OINMENT : English Turkish

keyif kaçıran şey, küçük sinek mide bulandırır

A FLY IN THE OINTMENT : English Turkish

keyif kaçıran şey, sinek küçük ama mide bulandırır

A FORTIORI : English Turkish

daha ziyade, daha güçlü bir nedenle

A FRESH START : English Turkish

n. yeni bir başlangıç, yeniden başlama

A FRIEND IN NEED IS A FRIEND INDEED : English Turkish

dost kara günde belli olur

A FRIEND OF MINE : English Turkish

ir arkadaşım

A FRIEND OF OLD : English Turkish

n. eski bir arkadaş

A FRIEND OF THEIRS : English Turkish

n. bir arkadaşları

A FRIENDLY TURN : English Turkish

n. arkadaşça davranış

A GAY LIFE : English Turkish

eşcinsel hayatı, mutlu ve neşeli bir hayat

A GIRL IN EVERY PORT : English Turkish

her limanda bir kız, kadınların sevdiği tip, kazanova (her limanda bir sevgili)

A GLASS OF TOMATO JUICE : English Turkish

ir bardak domates suyu

A GLIB TONGUE : English Turkish

n. güzel konuşma, konuşma yeteneği, hitabet sanatı

A GLIMMER OF HOPE : English Turkish

n. umut ışığı

A GOING PLANT : English Turkish

aşarılı fabrika

A GOOD BEARER : English Turkish

n. meyve veren ağaç, bol meyve veren ağaç