Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
A HUNCH : English Turkish

n. önsezi, içine doğma

A HUNDRED PERCENT : English Turkish

yüzde yüz, hepsi, bütün, tam; kesin, şüphesiz (yüzde yüz)

A HUNDRED TO ONE CHANCE : English Turkish

yüzde bir şans, çok küçük olasılık, çok küçük şans

A HUNGRY MAN IS AN ANGRY MAN : English Turkish

aç bir adam kızgın bir adamdır, istediğini elde edememiş insan hayal kırıklığına uğramış insandır ve öfkeden köpürmesi için çok kolaylıkla provoke edilebilir(aç insan kızgın insandır)

A KING'S RANSOM : English Turkish

kralın fidyesi, çok miktarda para; büyük hazine

A LA : English Turkish

tarzında, usulünde

A LA CARTE : English Turkish

alâkart, menüden seçerek

A LA MODE : English Turkish

adj. son moda, modaya uygun, dondurmalı

A LARGE BODY OF WATER : English Turkish

n. derya

A LEAP IN THE DARK : English Turkish

körü körüne işe atılma, cüretli atak

A LET-DOWN : English Turkish

hayal kırıklığı; son derece keyif kaçırıcı yada hayal kırıklığına uğratıcı şey

A LEVEL : English Turkish

n. lise bitirme sınavı [brit.]

A LIKELY EXPLANATION : English Turkish

n. mantıklı bir açıklama

A LITTLE : English Turkish

adj. bir parça, azıcık

A LITTLE BIRD TOLD ME : English Turkish

küçük bir kuş bana söyledi, birileri bana söyledi ama ben onların isimlerini ifşa etmek istemiyorum (küçük bir kuş bana fısıldadı)

A LITTLE BIT : English Turkish

ir nebze

A LITTLE DIFFICULT : English Turkish

çok az zor, çok zorlu değil, çok zor değil

A LITTLE KINDNESS GOES A LONG WAY : English Turkish

küçük bir iyilik çok büyük olarak hissedilir, iyiliksever olmaya değer

A LITTLE MORE : English Turkish

adv. phr

A LITTLE MORE, PLEASE : English Turkish

iraz daha lütfen

A LITTLE OVER MY HEAD : English Turkish

enim için biraz fazla büyük, benim için biraz fazla (bir meseleye, fikre, vb. ait)

A LITTLE PREVIOUS : English Turkish

kısa süre önce, önceden

A LITTLE TOO MUCH : English Turkish

hafifçe abartılı

A LITTLE WHILE : English Turkish

n. kısa bir süre; birkaç dakika

A LOAD WAS TAKEN OFF HIS MIND : English Turkish

üzerinden bir yük kalkmak