Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TRUDEAU : English Turkish

n. bir soyadı; Pierre Elliot Trudeau (
2000), Kanada'nın eski başbakanı

TRUDGE : English Turkish

n. yorgun argın yürüme, yorucu yürüyüş

TRUDGE : English Turkish

v. zorla yürümek, yorgun argın yürümek

TRUDGER : English Turkish

n. yorgun ve usanmış bir tarzda yürüyen kimse

TRUE : English Turkish

adj. esaslı, gerçek, doğru, hakiki, sahi, tam, içten, aslının aynı, asıl, safkan

TRUE : English Turkish

adv. doğru, sadık kalarak, gerçekten, tam olarak

TRUE BLUE : English Turkish

sözünün eri kimse, sadık kimse, vefalı kimse

TRUE COLOR IMAGE : English Turkish

gerçek renk görüntüsü, renkleri gerçek hayatta oldukları gibi gösteren görüntü

TRUE COLORS : English Turkish

gerçek renkler, uygun renkler; tam özdeşlik, mutlak benzerlik

TRUE COPY : English Turkish

aslının aynısı kopya

TRUE DECLINATION : English Turkish

n. gerçek sapma

TRUE FRIEND : English Turkish

gerçek dost

TRUE HEARTED : English Turkish

sadık, içten, vefalı

TRUE HEIRS : English Turkish

gerçek varisler, yasal mirasçılar

TRUE LIFE : English Turkish

adj. gerçek hayattan alınmış, yaşanmış

TRUE LOVE : English Turkish

gerçek aşk, sevgili

TRUE PEACE : English Turkish

gerçek barış, sürekli ve kalıcı barış, tam anlamıyla barışçıl ilişkiler

TRUE PICTURE OF REALITY : English Turkish

hakikatın gerçek resmi, mevcut durumun görünüşü, durumun tarafsız olarak sunumu

TRUE RUBY : English Turkish

n. yakut

TRUE SEA ATMOSPHERE : English Turkish

gerçek deniz atmosferi, denizin hakiki havası, hakiki deniz kenarı ortamı

TRUE STORY : English Turkish

gerçek hikaye, gerçek hayat hikayesi, gerçekten yaşanmış olayların öyküsü

TRUE TO HIMSELF : English Turkish

kendine dürüst olmak, kendini aldatmamak

TRUE TO LIFE : English Turkish

gerçek hayattaki gibi

TRUE TO SIZE : English Turkish

adj. gerçek boyutlarda

TRUE TO TYPE : English Turkish

türünün özelliklerini taşıyan