Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TRUE UP : English Turkish

doğrultmak, yerine uydurmak

TRUEBORN : English Turkish

adj. doğuştan, su katılmadık, tam

TRUEBRED : English Turkish

adj. soylu

TRUENESS : English Turkish

n. doğruluk, gerçeklik, sadakât, vefa, saflık, içtenlik

TRUESPEECH : English Turkish

n. (Bilgisayar) yüksek kalitede sıkıştırılabilir ses dosyaları üreten yazılım uygulamaları grubu (İnternet video konferansı, on-line telefon görüşmeleri, gerçek zamanlı WWW yayınları, vb. için kullanılan)

TRUETONET : English Turkish

n. indirilebilen ve telefon zil sesi olarak kullanılabilen gerçek müzik

TRUETYPE : English Turkish

n. bilginin basit temel birim haritaları esaslı olmayan ve makul kalitede her türlü ebatta basılabilen harf karakteri tipi (Bilgisayar)

TRUFFAUT : English Turkish

n. bir soyadı; François Truffaut (
1984), Fransız yönetmen ve film eleştirmeni

TRUFFLE : English Turkish

n. yermantarı

TRUFFLED : English Turkish

adj. yermantarı ile pişirilen; birmiktar yenebilen yeraltı mantarı ile pişirilen

TRUISM : English Turkish

n. bilinen gerçek, herkesin bildiği gerçek

TRUISTIC : English Turkish

adj. besbelli, apaçık, aksiyom, aksiyom ile ilgili

TRULL : English Turkish

n. fahişe, orospu

TRULY : English Turkish

adv. gerçekten, hakikaten, içtenlikle, içten, sadakâtla, doğru olarak

TRUMAN : English Turkish

n. bir soyadı; bir erkek ismi; Harry S. Truman (
1972), ABD'nin 33'üncü Başkanı (
1953)

TRUMP : English Turkish

n. boru, boru sesi, koz, iyi adam, baba adam, müthiş adam

TRUMP : English Turkish

v. koz ile almak, koz oynamak, baskın çıkmak, gölgede bırakmak

TRUMP CARD : English Turkish

koz

TRUMP UP : English Turkish

uydurmak

TRUMPED UP : English Turkish

adj. uydurma, uyduruk

TRUMPELDOR : English Turkish

n. bir soyadı; Joseph Trumpeldor (
1920), Rus asıllı Siyonist lider

TRUMPERY : English Turkish

n. değersiz şey, süprüntü, saçma

TRUMPERY : English Turkish

adj. değersiz, boş, ucuz

TRUMPET : English Turkish

n. trompet, boru, fil sesi

TRUMPET : English Turkish

v. boru çalmak, trompet çalmak, ilan etmek, bağırmak (fil)