English Turkish
UNCLE : English Turkish
n. amca, dayı, zenci [gün. amer.], rehinci
UNCLE SAM : English Turkish
amerika, sam amca, amerika birleşik devletleri
UNCLE SAM'S COUNTRY : English Turkish
Sam Amca'nın ülkesi, Amerika Birleşik Devletleri
UNCLE TOM : English Turkish
eyazlara çalışan zenci [kötü]
UNCLE TOM'S CABIN : English Turkish
n. Tom amcanın kulubesi, Harriet Beecher Stowe tarafından 1852 yılında esirlik hakkında yazılan kitap
UNCLEAN : English Turkish
adj. ahlaksız, kirli, pis
UNCLEAN HANDS : English Turkish
kirli eller, temiz olmayan eller, dürüstlük ve adaletten yoksun; kirli eller
UNCLEANED : English Turkish
adj. temizlenmemiş, kirli
UNCLEANLINESS : English Turkish
n. ahlaksızlık, kirlilik, pislik
UNCLEANLY : English Turkish
adv. murdar, namussuz, ahlaksız, pis
UNCLEANNESS : English Turkish
n. kirli olma durumu, temiz olmama durumu; pasaklılık, kirlilik, dağınıklık; pislik, iffetsizlik
UNCLEAR : English Turkish
adj. belirsiz, açık olmayan
UNCLEARLY : English Turkish
adv. kirli bir şekilde, belirsiz bir şekilde, anlaşılmaz bir şekilde
UNCLEARNESS : English Turkish
n. belirsizlik, anlaşılmazlık, muğlaklık, bulanıklık, ayırt edilmezlik
UNCLEHOOD : English Turkish
n. bir amca olma durumu
UNCLENCH : English Turkish
v. sıkmanın durdurulmasına sebep olmak, kavramanın bırakılmasına sebep olmak, açmak (bir yumruğu)
UNCLERICAL : English Turkish
adj. rahiplere uygun olmayan, laik
UNCLIPPED : English Turkish
adj. kırpılmamış, kesilmemiş, kısaltılmamış, uçlarından alınmamış (saç), budanmamış
UNCLOAK : English Turkish
v. açmak, açığa vurmak, ortaya çıkarmak
UNCLOG : English Turkish
v. bir engeli ortadan kaldırmak (tıkama, kapama, durdurma, vb.), bir blokajı açmak
UNCLOSE : English Turkish
v. açmak, açığa vurmak, açıklamak
UNCLOTHE : English Turkish
v. soymak, elbiselerini çıkarmak, açığa çıkarmak, açmak
UNCLOUDED : English Turkish
adj. bulutsuz, açık, berrak
UNCLOVEN : English Turkish
adj. kesilmemiş, paylaştırılmamış, bölünmemiş
UNCLUTTER : English Turkish
v. dağınıklığı toplamak, kargaşayı ve dağınıklığı ortadan kaldırmakr, düzenlemek, ayarlamak, toparlamak, çeki düzen vermek, düzene sokmak, sıraya koymak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani