Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
UNDUE INFLUENCE : English Turkish

nüfuzu kötüye kullanma

UNDULANCE : English Turkish

n. dalgalanma, değişip durma, inişli çıkışlı olma durumu

UNDULANT : English Turkish

adj. dalgalanan, inip çıkan, inişli çıkışlı

UNDULANT FEVER : English Turkish

inişli çıkışlı ateş, dalgalanan ateş

UNDULATE : English Turkish

v. dalgalanmak, inişli çıkışlı olmak, inip çıkmak, dalgalandırmak

UNDULATED : English Turkish

adj. dalgalı

UNDULATED TIN PLATE : English Turkish

dalgalı metal plaka, dalgalı veya oluklu şekilde bükülmüş metal plaka

UNDULATING : English Turkish

adj. dalgalanan, dalgalı

UNDULATION : English Turkish

n. dalga, dalgalanma, dalgalı oluş, salınım, titreşim, dalga devinimi, kıvrım

UNDULATIVE : English Turkish

adj. dalgalanan, inip çıkan; dalgalı bir şekil veya görünümde olan

UNDULATORY : English Turkish

adj. dalgalanan, inip çıkan; dalgalı bir şekil veya görünümde olan

UNDULY : English Turkish

adv. gereksiz olarak, boş yere, haksız yere, aşırı derecede

UNDUPLICATED : English Turkish

adj. çoğaltılmamış, kopyası çıkarılmamış, klonlanmamış

UNDUTIFUL : English Turkish

adj. görev anlayışı olmayan, sorumsuz, saygısız

UNDUTIFULLY : English Turkish

adv. güvenilmez bir tarzda, aslına uygun olmayan bir tarzda; kayıtsızca, kötü şekilde

UNDUTIFULNESS : English Turkish

n. hain ve samimiyetsiz olma özelliği

UNDYED : English Turkish

adj. boyanmamış

UNDYING : English Turkish

adj. ölümsüz, ölmez, sonsuz

UNDYINGLY : English Turkish

adv. ölümsüz bir şekilde, sonsuz bir şekilde

UNEARNED : English Turkish

adj. haksız, kazanılmamış, çalışmadan kazanılmış

UNEARNED INCOME : English Turkish

faiz geliri, kira geliri

UNEARNED INCREMENT : English Turkish

çalışılarak hakedilmemiş kazanç, çalışılarak kazanılmamış kar, çalışarak kazanılmamış kazanç (ör. gayrımenkul kiraları, birikimlerin faizi, vb.)

UNEARTH : English Turkish

v. deliğinden çıkarmak, topraktan çıkarmak, ortaya çıkarmak

UNEARTHLY : English Turkish

adj. doğaüstü, manevi, olağanüstü, tüyler ürpertici

UNEARTHLY HOUR : English Turkish

uygunsuz zaman