English Turkish
VEILED : English Turkish
adj. peçeli, örtülü, kısık, yaşmaklı
VEILED IN SECRECY : English Turkish
adj. esrarengiz
VEILED THREAT : English Turkish
örtülü tehdit, kapalı tehdit, gizli tehdit, alttan alta tehdit, imalı tehdit, ince tehdit
VEILING : English Turkish
n. peçelenme, gizlenme, donukluk, peçe kumaşı
VEIN : English Turkish
n. toplardamar, damar, huy, mizaç, ruhsal durum, maden damarı
VEINED : English Turkish
adj. damarlı, ebruli
VEINING : English Turkish
n. damar ağı
VEINLET : English Turkish
n. damarcık, küçük damar (yaprak)
VEINY : English Turkish
adj. damarlı, damarı olan, kan damarlı, kan damarı olan; damarımsı, damara benzeyen, damar gibi, kan damarına benzeyen, kan damarı gibi
VELAMEN : English Turkish
n. zar, çeper, dış tabaka; bazı üstbitken (başka bir bitki veya şeyler {mesela kayalar} üzerinde yetişen ve asalak olmayan) bitkilerin havadaki kökleri üzerinde bulunan ve nem emen dış tabaka
VELAR : English Turkish
adj. damaksıl, yumuşak damakla ilgili
VELARISE : English Turkish
v. (Dilbilim) dilin gerisini yumuşak damağa yaklaştırarak telaffuz etmek, damaksıl telaffuz ile söylemek (velarize olarak da yazılır)
VELARIUM : English Turkish
n. Antik Roma'da Colosseum ve amfi tiyatrolarda kullanılmış olan büyük bir tente türü; bir tiyatroda akustiği daha iyi hale getirmek için yerleştirilen dâhilî tavan
VELARIZE : English Turkish
v. damaksıllaştırmak
VELASQUEZ : English Turkish
n. bir soyadı; Diego Rodriguez de Silva y Velasquez (
1660), İspanyol usta ressam, IV. Philip'in saray ressamı; Diego de Velasquez (c
c1524), İspanyol istilacı ve Küba'nın ilk valisi
VELCRO : English Turkish
v. cırt cırtla bağlı
VELCRO : English Turkish
n. cırt cırt, fermuar ve düğmelerin yedeği olarak kullanılan karşılıklı iç içe geçerek kilitlenen iki naylon şeritten (birisinde minik yumuşak döner tüyler, diğerinde minik sert kancalar bulunan) yapılan bir bağlama malzemesi markası, kanca ve halka kapanması (cırt cırt)
VELCROED : English Turkish
adj. cırt cırtla bağlı, cırt cırt ile tutturulmuş
VELD : English Turkish
n. bozkır
VELDT : English Turkish
n. bozkır
VELIGER : English Turkish
n. bazı yumuşakçaların zar geliştirme larva aşaması
VELLEITY : English Turkish
n. hafif istek, küçük heves
VELLICATE : English Turkish
v. seğirmek, seğirtmek, çimdiklemek, çekmek, çekiştirmek, yolmak, yoluşturmak; kıvırmak, eğmek, bükmek
VELLICATION : English Turkish
n. seğirme, seğirtme, çimdikleme, çekme, çekiştirme, yolma, yoluşturma
VELLUM : English Turkish
n. parşömen, tirşe, parşömen kâğıdı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani