Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
VEGETARIAN RESTAURANT : English Turkish

vejetaryen restoranı, vejetaryen lokantası, et yemez lokantası, sebzelerin sipariş edildiği ve tüketildiği yer, sebze yenilen restoran

VEGETARIAN VILLAGE : English Turkish

vejetaryen köy, et yemez köy, içinde yaşayanların tümümün vejetaryen olduğu köy

VEGETARIANISM : English Turkish

n. vejetaryenlik, et yemezlik

VEGETATE : English Turkish

v. bitmek (ot vs.), büyümek [bot.], ot gibi yaşamak

VEGETATION : English Turkish

n. bitkiler, bitki örtüsü, ot gibi yaşama, tümör, ur

VEGETATIONAL : English Turkish

adj. bitkisel, bitki ve sebzelerle ilgili; sıra dışı büyümeyle ilgili, olağan dışı sonuçla ilgili

VEGETATIVE : English Turkish

adj. bitkisel, bitki gibi, istem dışı çalışan, bitkisel hayatta olan

VEGETATIVELY : English Turkish

adv. istem dışı olarak, ot gibi

VEGGIE : English Turkish

n. "vegetarian (vejetaryen)", et veya et ürünleri tüketmeyen kimsel, etyemez, vejetaryen, vejetaryenlik ilkelerine göre yaşayan kimse

VEGGIE : English Turkish

n. "vegetable (sebze)", bitki, sebze, bir bitkinin veya ağacın yenilebilir meyvesi (Gayriresmî)

VEGIE : English Turkish

n. (Gayriresmî) bitki, sebze, bir bitkinin veya ağacın yenilebilir meyvesi

VEHEMENCE : English Turkish

n. coşkunluk, ateşlilik, sertlik, şiddet

VEHEMENCY : English Turkish

n. ateşlilik, coşkunluluk, hararetlilik, tutkululuk, setlik, şiddet, kabalık

VEHEMENT : English Turkish

adj. ateşli, coşkulu, hararetli, şiddetli, sert, öfkeli

VEHEMENT ACCUSATION : English Turkish

ateşlice suçlama, ateşli bir şekilde yapılan suçlama, coşkunca suçlama, hararetlice suçlama

VEHEMENT PROTEST : English Turkish

ateşlice protesto, ateşli bir şekilde yapılan protesto, coşkunca protesto, hararetlice protesto, hareketli bir şekilde yapılan itiraz

VEHEMENTLY : English Turkish

adv. ateşlice, ateşli bir şekilde, coşkunca, coşkun bir şekilde, hararetlice, hararetli bir şekilde, tutkuluca, tutkulu bir şekilde, sertçe, şiddetle, şiddetli bir şekilde

VEHICLE : English Turkish

n. araç, taşıt, vasıta, taşıyıcı

VEHICLE OWNER : English Turkish

araç sahibi, bir ulaşım aracının sahibi kimse, bir ulaşım aracı olan kişi

VEHICULAR : English Turkish

adj. araç, taşıtlarla ilgili, vasıta olan

VEHICULAR TRAFFIC : English Turkish

n. araç trafiği

VEIL : English Turkish

n. peçe, başörtüsü, yaşmak, duvak, rahibe başlığı, örtü, perde [fot.], maske, bahane

VEIL : English Turkish

v. peçe takmak, peçe ile örtmek, gizlemek, maskelemek

VEIL OF MIST : English Turkish

sis perdesi, sis tabakası, çok yoğun bulut veya sis

VEIL OF SECRECY : English Turkish

sır perdesi, sır kapağı, sır örtüsü