Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
BORDER TOWN : English Turkish

sınır kasabası, sınır üzerinde bulunan küçük kasaba

BORDER UPON : English Turkish

sınır komşusu olmak, bitişik olmak

BORDER VIOLATORS : English Turkish

sınır ihlalcileri, casuslar, izinsiz girenler, mütecavizler, bir sınırı ihlal edenler

BORDER-LINE : English Turkish

adj. sınırda, sınır boyunda, sınır çizgisinde veya yakınında; kararsız, kuşkulu, kesin olmayan, tereddüt

BORDEREAU : English Turkish

n. bordro, ayrıntılı memorandum (Fransızca)

BORDERED : English Turkish

adj. sınırlandırılmış, sınırlanmış, hudut konulmuş

BORDERED ON THE EAST BY : English Turkish

ile doğuda sınırlanmış, ile doğu sınırı olan, ile doğu yönünde sınır paylaşan

BORDERER : English Turkish

n. sınırda oturan kimse

BORDERERS : English Turkish

n. sınır alayı

BORDERLAND : English Turkish

n. sınır bölgesi, sınır

BORDERLESS : English Turkish

adj. sınırsız

BORDERLINE : English Turkish

adj. sınıra yakın olan, sınırdaki

BORDERLINE : English Turkish

n. sınır boyu, sınır

BORDERLINE CASE : English Turkish

şüpheli durum, belirsiz durum

BORDET : English Turkish

n. bir soyadı; Jules Bordet (
1961), Belçikalı psikolog ve bakteriyolog, Psikoloji veya Tıp dalında 1919 yılı Nobel Ödülü sahibi

BORDURE : English Turkish

n. bordür

BORE : English Turkish

n. sıkıcı şey, sıkıntı, sıkıcı tip; dert, belâ; delik, oyu; kuyu; çap (mermi), yüksek dalga; sonda; kalibre

BORE : English Turkish

v. sıkmak, can sıkmak, bunaltmak; daraltmak, delmek, delik açmak, oymak; kabak tadı vermek; sondaj yapmak, kafa uzatmak (at)

BORE A CHILD : English Turkish

çocuk doğurdu, doğum yaptı, dünyaya çocuk getirdi

BORE A GRUDGE : English Turkish

kin besledi, kan güttü, düşmanlık besledi, garez besledi

BORE DA : English Turkish

interj. (Galce) günaydın

BORE FRUIT : English Turkish

v. meyve verdi

BORE RESULTS : English Turkish

sonuç verdi, netice verdi

BORE THE RESPONSIBILITY : English Turkish

sorumluluğu kabul etti, sorumluluğu üstlendi, suçu üstlendi, suçu kabul etti

BOREAL : English Turkish

adj. kuzey, poyraz ile ilgili