Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
BOREALIS : English Turkish

n. kuzey rüzgârı, poyraz

BOREAN : English Turkish

adj. kuzeyli, kuzeyden, kuzey rüzgârının

BOREAS : English Turkish

n. antik Yunan kuzey rüzgârı Tanrısı

BOREAS : English Turkish

n. kuzey rüzgârı

BORECOLE : English Turkish

n. yapraklı bir tür lahana

BORED : English Turkish

adj. sıkılmış, bunalmış, bıkkın

BORED HIM : English Turkish

onu sıktı, onu bıktırdı, onun canını sıktı

BORED HIM TO DEATH : English Turkish

onu canını ölümüne sıktı, onu ölümüne bıktırdı, onun canını çok sıktı, aşırı sıkıcıydı

BORED STIFF : English Turkish

çok sıkılmış, çok sıkkın, ölümüne sıkkın, aşırı bıkkın

BORED TO DEATH : English Turkish

canı ölümüne sıkkın, ölümüne bıkkın, canı son derece sıkkın, aşırı bıkkın

BOREDOM : English Turkish

n. bıkkınlık, sıkıntı, can sıkıntısı

BOREHOLE : English Turkish

n. sondaj deliği, sondaj kuyusu, yeryüzüne açılan delik (petrol ve maden arama ve toprak örneği alma gibi nedenlerle)

BORER : English Turkish

n. delgi, matkap, kurt

BORESIGHT : English Turkish

v. nişan kontrol aleti, nişan hattı kontrol tertibatı

BORG : English Turkish

n. bir soyadı (İsveççe)

BORIC : English Turkish

adj. borik, borakslı

BORIC ACID : English Turkish

asit borik

BORING : English Turkish

n. delme

BORING : English Turkish

adj. sıkıcı, can sıkıcı

BORING PERSON : English Turkish

n. sıkıcı tip

BORING STUFF : English Turkish

sıkıcı şey, bıktırıcı malzeme

BORINGLY : English Turkish

adv. sıkıcı bir şekilde, bıktırıcı bir şekilde, monoton bir şekilde, tekdüze bir şekilde

BORINGNESS : English Turkish

n. sıkıcılık, bıktırıcılık, monotonluk, tekdüzelik

BORIS : English Turkish

n. bir erkek adı (Rusça)

BORIS LEONIDOVICH PASTERNAK : English Turkish

n. (
1960) Sovyet otoriteleri tarafından yasaklanmış ancak diğer ülkelerde çevrilmiş ve basımlı olan 1957 yılı eseri Doctor Zhivago (Doktor Jivago) kitabıyla ünlü Rus yazar ve çevirmen (1958 yılı Nobel Edebiyat Ödülü'nü reddetmeye zorlandı)