English Turkish
BOTTOMRY : English Turkish
n. gemi rehini, deniz yolculuğunun finansmanı için bir gemiyi rehin tutma
BOTTOMS UP : English Turkish
fondip, şerefe, dibini bul, bir dikişte iç (bir içkiyi içmeden hemen önce kullanılan deyim)
BOTTOMS UP! : English Turkish
fondip!, şerefe!, dibini bul!, bir dikişte iç! (bir içkiyi içmeden hemen önce kullanılan deyim)
BOTTY : English Turkish
n. (Britanya Argosu) popo, bir kimsenin kalçaları
BOTULIN : English Turkish
n. botulin, bozuk gıda zehri (gıda zehirlenmesine neden olur)
BOTULINUM : English Turkish
n. botulinum, bozuk gıda bakterisi, bozulmuş gıdalarda bulunan ve potansiyel olarak ölümcül gıda zehirlenmesine yol açan zehir (klostridium botulinum bakterisi neden olur)
BOTULINUM TOXIN : English Turkish
otulinum toksini, bozuk gıda bakterisi, bozulmuş gıdalarda bulunan ve potansiyel olarak ölümcül gıda zehirlenmesine yol açan zehir (çok küçük bir dozu bile kas bozukluklarına yol açan klostridium botulinum bakterisi neden olur)
BOTULINUS : English Turkish
n. botulinus, bozuk gıda zehri, gıda zehirlenmesine yol açan bakteri
BOTULISM : English Turkish
n. botülizm, gıda zehirlenmesi
BOUCHER : English Turkish
n. Francois Boucher (
70), Fransız Rokoko ressamı, "Toilet of Venus (Venüs'ün Tuvaleti)" ve "Birth and Triumph of Venus (Venüs'ün Doğuşu ve Zaferi)" eserlerinin yaratıcısı; bir soyadı
BOUCLE : English Turkish
n. buklet, düğüm ve büklümlerin ipin içine büklümlendiği kaba dokunmuş iplik; buklet ipinden yapılma dokuma kumaş
BOUDICCA : English Turkish
n. (MS
MS60/61?) Boadicea, antik Iceni'nin Britanyalı kraliçesi ve MS 60 yılında Romalılara karşı girişilen başarısız bir isyanın lideri
BOUDIN : English Turkish
n. bir soyadı; Louis Eugène Boudin (
1898), ilk kez açık havada resim yapan Fransız bir manzara ressamı
BOUDIN : English Turkish
n. bir tür Fransız domuz sosisi
BOUDOIR : English Turkish
n. kadının küçük özel odası
BOUFFANT : English Turkish
adj. kabarık, kabarık saç tarzı
BOUGAINVILLAEA : English Turkish
n. begonvil, tropik bir bitki
BOUGAINVILLEA : English Turkish
n. begonvil, tropik bir bitki
BOUGH : English Turkish
n. ağaç dalı, dal
BOUGHT : English Turkish
adj. alınmış, satın alınmış
BOUGHT A PIG IN A POKE : English Turkish
görmeden satın aldı, körü körüne satın aldı, ne olduğunu bilmeden satın aldı, gözü kapalı satın aldı
BOUGHT IT : English Turkish
hikâyeyi kabul etti, ona inandı, onu kabullendi
BOUGHT ON CREDIT : English Turkish
taksitle satın aldı, vadeli olarak satın aldı, veresiye satın aldı
BOUGIE : English Turkish
n. supozituvar, fitil (Tıp)
BOUILLABAISSE : English Turkish
n. balık türlüsü, balık çorbası, Marsilya usulü safranlı balık çorbası
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani