English Turkish
BRUSCHETTA : English Turkish
n. zeytinyağı ve sarımsak sürülmüş kızartılmış İtalyan ekmeği
BRUSH : English Turkish
n. fırça, fırça darbesi, fırçalama, ressam, hafif dokunuş, çatışma, kuyruk (tilki)
BRUSH : English Turkish
v. fırçalamak; süpürmek, sürtünmek; değmek, sıyırmak
BRUSH AGAINST : English Turkish
irine veya birşeye karşı süpürme/ovalayarak sürme
BRUSH ASIDE A DIFFICULTY : English Turkish
ir engeli kaldırmak; bir problemi bastırmak veya görmezlikten gelmek
BRUSH AWAY : English Turkish
dikkate almamak
BRUSH AWAY A DIFFICULTY : English Turkish
ir engeli kaldırmak; bir problemi bastırmak veya görmezlikten gelmek
BRUSH CUT : English Turkish
çok kısa saç traşı
BRUSH FIRE : English Turkish
küçük ağaç ve otların yanması, açık otlu bir alandaki yangın
BRUSH OFF : English Turkish
aşından atmak, savmak, dikkate almamak
BRUSH STROKE : English Turkish
fırça darbesi, bir ressam fırçasının hareketi; ressamın fırçasının hareketi ile yaratılan işaret veya yapı
BRUSH UP : English Turkish
tazelemek
BRUSHED : English Turkish
adj. fırçalanmış, ovulmuş, temizlenmiş, taranmış, süpürülmüş
BRUSHED TEETH : English Turkish
fırçalanmış dişler, diş fırçası ile temizlenmiş dişler
BRUSHER : English Turkish
n. fırçacı/süpürgeci, fırçalayan insan veya şey
BRUSHING : English Turkish
n. süprüntü, çöp
BRUSHING ONE'S TEETH : English Turkish
diş fırçalama, birisinin diş fırçası ile dişlerini temizlemesi
BRUSHLESS : English Turkish
adj. fırçasız, kuyruksuz
BRUSHLIKE : English Turkish
adj. bir fırçaya benzeyen
BRUSHOFF : English Turkish
n. reddetme, kovma
BRUSHSTROKE : English Turkish
n. fırça darbesi, bir ressam fırçasının hareketi; ressamın fırçasının hareketi ile yaratılan işaret veya yapı
BRUSHUP : English Turkish
n. bir konuyu tekrar gözden geçirme uygulaması veya süreci veya bir hafıza tazeleme tekniği; küçük kusurları eleme veya tamir etme davranışı
BRUSHWOOD : English Turkish
n. fundalık, çalılık, çalı çırpı, çerçöp
BRUSHWORK : English Turkish
n. fırça işi, resim sanatında fırçayı kullanma şekli
BRUSHY : English Turkish
adj. çalılarla kaplı, kalın çalılar ve çalı benzeri ağaçlarla kaplı; kıllı, bir sürü kısa sert kılı olan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani