Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
BUFFERED : English Turkish

adj. azaltılmış, hafifletilmiş, sertliği azaltılmış; korunaklı, muhafazalı; (aspirinle ilgili) antasit ajanı içeren; bir tamponla işlem görmüş (Kimya)

BUFFERING : English Turkish

n. tamponlama, şoku abzorbe eden veya azaltan tampon; parlatıcı

BUFFET : English Turkish

n. büfe, büfe içiminde verilen hafif yemek, açık büfe yemek; tokat, yumruk, sille, boğuşma

BUFFET : English Turkish

v. tokat atmak, yumruklamak, sarsmak, boğuşmak, mücâdele etmek

BUFFET ABOUT : English Turkish

v. sarsmak

BUFFET BREAKFAST : English Turkish

n. kahvaltı büfesi

BUFFET DINNER : English Turkish

n. açık büfe akşam yemeği

BUFFET SUPPER : English Turkish

açık büfe yemek, yiyeceklerle dolu bir masadan bir kimsenin kendi kendine servis yaptığı yemek

BUFFETER : English Turkish

n. fren

BUFFETING : English Turkish

n. dayak, dövme, vurma; güçlü rüzgarlardan dolayı bir uçağın bazı parçalarının veya tamamının sallanması; aralıksız güçlü rüzgar esintisi veya dalga; elle vurma hareketi, dövme

BUFFLE : English Turkish

v. şaşırmak, kafası karışmak

BUFFLE : English Turkish

n. bufalo, sığır, bizon

BUFFLEHEAD : English Turkish

n. buffel ördeği, Kuzey Amerika'ya özgü siyah ve beyaz tüylü küçük dalıcı ördek; (Argo) aptal kimse, mankafalı

BUFFO : English Turkish

adj. komik

BUFFO : English Turkish

n. komedyen; bir operadaki komik kısımları söyleyen kimse

BUFFOON : English Turkish

n. palyaço, soytarı, şaklaban, maskara, muzip, şakacı, dalgacı

BUFFOONERY : English Turkish

n. maskaralık, soytarılık

BUFFOONISH : English Turkish

adj. kaba saba, gülünç, aptalca

BUFFY : English Turkish

adj. hafif/açık sarı rengi olan, deve tüyü renginde olan

BUFFY COAT : English Turkish

eyaz kan hücrelerinin kan santifüjlendiğinde kırmızı kan hücrelerinin üzerinde oluşan ince sarımtırak beyaz katmanı (Hematoloji)

BUFFY THE VAMPIRE SLAYER : English Turkish

Vampir Katili Buffy, bir Amerikan televizyon dizisinin adı, BTVS

BUFOONERY : English Turkish

n. komiklik

BUFOTENINE : English Turkish

n. belirli bitki ve hayvanlarda mevcut halüsinasyonik alkaloit

BUG : English Turkish

n. tahtakurusu, böcek; tutku, merak, meraklı, tutkun, delilik; gizli mikrofon, dinleme cihazı

BUG : English Turkish

v. dinleme cihazı yerleştirmek; can sıkmak, kızdırmak