Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
BULLPEN : English Turkish

n. sığır çiti, boğaların yaşadığı fensle çevrilmiş alan

BULLRING : English Turkish

n. arena, boğa güreşi alanı

BULLS : English Turkish

n. üniformalı polisler (Argo)

BULLSEYE : English Turkish

n. hedefin merkezi (genellikle siyah bir daire ile işaretlenen); tam vuruş; küçük yuvarlak hava deliği (ışık ve hava girmesi için kullanılan)

BULLSHIT : English Turkish

n. saçmalık, zırva, boş lâf, bok (Argo), saçma

BULLSHIT : English Turkish

v. saçmalamak

BULLSHIT : English Turkish

interj. saçma

BULLSHITTER : English Turkish

n. saçmalayan kimse

BULLTERRIER : English Turkish

n. bulteryer cinsi köpek

BULLWHIP : English Turkish

n. ağır deri kamçı

BULLY : English Turkish

n. kabadayı, zorba, belâlı, kiralık haydut; hücum (hokey)

BULLY : English Turkish

v. zorbalık etmek, zulmetmek, zorlamak

BULLY : English Turkish

adj. çok iyi, harika, mükemmel

BULLY : English Turkish

interj. aferin, bravo

BULLY BEEF : English Turkish

sığır eti konservesi

BULLY PULPIT : English Turkish

n. birisinin fikirlerini ve görüşlerini yayması için ideal bir ortam sağlayan etki pozisyonu veya kürsüsü

BULLY TREE : English Turkish

n. balata denen sakız elde edilen koyu kırmızı gövdeli tropikal ağaç

BULLYBOY : English Turkish

n. zorba, yontulmamış kalas (tip); saldırgan haydut; kiralık katil/ganster

BULLYRAG : English Turkish

v. eşek şakası yapmak, el şakası yapmak

BULRUSH : English Turkish

n. kamış; saz, hasir sazi; hasırotu

BULWARK : English Turkish

n. siper, istihkâm, sur, kale duvarı, küpeşte, parapet

BULWARKS : English Turkish

n. bariyer, koruyucu duvar, siper, korkuluk; destek, payanda

BUM : English Turkish

n. serseri; kaba et; popo; aylak, otlakçı, anaforcu, dilenci

BUM : English Turkish

v. aylak aylak dolaşmak, aylaklık etmek, otlakçılık etmek, dilenmek

BUM : English Turkish

adj. berbat, beş para etmez, bozuk