Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MESBUK-UL EMSÂL : Ottoman Turkish

Benzerleri ve emsali önceleri de görülmüş ve geçmiş

MESBUK-ÜL HİDME : Ottoman Turkish

Hizmet ve emeği geçmiş

MESKUR : Ottoman Turkish

Sarhoş olan

MESKUT : Ottoman Turkish

Söylenmemiş. Sükut edilmiş. Hakkında bir şey söylenmemiş

MESKÛN : Ottoman Turkish

oturulan yer

MESKIT : Ottoman Turkish

Düşecek yer

MESL : Ottoman Turkish

(C: Mislân) Yer yarığı

MESLAH : Ottoman Turkish

(C.: Mesâlih) Tulu decek yer, doğacak yer. * Bir şey gözetecek yüksek yer

MESLAHA : Ottoman Turkish

Sınır kalesi. Derbent

MESLEB : Ottoman Turkish

Zorla birşey alınan yer. Zorla alma yeri

MESLEBE : Ottoman Turkish

(C.: Mesâlib) Eksik, kusur, noksanlık, ayıp

MESLEC : Ottoman Turkish

Karlık

MESLEK : Ottoman Turkish

"Yol. Usul. Gidiş. * San'at. Geçim için tutulan yol. * Sistem. * Mezheb. Mâneviyatta tutulan yol.(Sen, mesleğini ve efkârını hak bildiğin vakit, ""mesleğim haktır veya daha güzeldir"" demeye hakkın var. Fakat ""yalnız hak benim mesleğimdir"" demeye hakkın yoktur. $ sırrınca insafsız nazarın ve düşkün fikrin hakem olamaz. Başkasının mesleğini butlan ile mahkûm edemez. M.)"

MESLEK : Ottoman Turkish

yol, usûl, ekol

MESLEK-İ MÜTEASSİFE : Ottoman Turkish

Sapık meslek

MESLEKÎ : Ottoman Turkish

(Meslekiyye) Meslekle alâkalı. Mesleğe ait

MESLES : Ottoman Turkish

(C: Mesâlis) Üçer üçer olmak. * Üç kıllı tanbur

MESLU' : Ottoman Turkish

Vücudunda ur bulunan kimse

MESLUB : Ottoman Turkish

Selbedilmiş. Soyulmuş. Alınmış. Giderilmiş

MESLUB-ÜL AKL : Ottoman Turkish

Aklı alınmış. Deli

MESLUB-ÜŞ ŞUUR : Ottoman Turkish

Anlayışsız, idraksiz, şuursuz

MESLUC : Ottoman Turkish

Yutulmuş, bel'olunmuş

MESLUFE : Ottoman Turkish

Düzelmiş yer. * Kabuksuz arpa ve buğday

MESLUH : Ottoman Turkish

Derisi yüzülmüş. Teslih edilmiş

MESLUK : Ottoman Turkish

Kaynamış