Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MESLUL : Ottoman Turkish

Çekilmiş. Kınından çıkmış kılınç. * Din uğruna kendini fedâ eden kahraman. * Tıb: Verem

MESLUS : Ottoman Turkish

Deli, divane

MESLUT : Ottoman Turkish

Kemiği üzerinden eti sıyrılmış. * Tıraş edilmiş. Yontulmuş

MESMEL : Ottoman Turkish

Sığınacak yer

MESMESE : Ottoman Turkish

Karıştırmak

MESMESE (MİSMÂS) : Ottoman Turkish

Karışık ve mültebis olmak

MESMU' : Ottoman Turkish

Dinlenilen. İşitilen. * Duyulmuş. İşitilmiş

MESMUA : Ottoman Turkish

Duyulmuş. Kulakla dinlenmiş olan

MESMUD : Ottoman Turkish

Fukarânın çok istemesinden vere vere hiç birşeyi kalmayan kimse

MESMUM : Ottoman Turkish

Zehirlenmiş. Ağu katılmış. Zehirli

MESMUMEN : Ottoman Turkish

Zehirli olarak. Zehirlenmiş olarak

MESMUR : Ottoman Turkish

Cismen ufak olmakla beraber, sinirleri kuvvetli olan adam

MESMUS : Ottoman Turkish

Zehirli

MESMUÂT : Ottoman Turkish

İşitilenler. Duyulanlar

MESMÛ : Ottoman Turkish

işitilen

MESMÛAT : Ottoman Turkish

işitilenler

MESMÛM : Ottoman Turkish

zehirlenmiş

MESNA : Ottoman Turkish

Bevlini tutmaya kadir olmayan kadın. (Müz: Emsen)

MESNED : Ottoman Turkish

Dayanacak yer, nokta. * Mertebe. Makam. * Destek

MESNED : Ottoman Turkish

dayanak

MESNED-İ MEŞİHAT : Ottoman Turkish

Şeyhül-islâmlık mertebe ve mevkii

MESNEDNİŞİN : Ottoman Turkish

f. Bir mesned veya makamda bulunan

MESNEVİYYAT : Ottoman Turkish

(Mesnevî. C.) Mesnevi tarzında yazılmış olan eserler

MESNEVÎ : Ottoman Turkish

İkilik manzume. Her beyti ayrı kafiyeli olan manzume

MESNEVÎ : Ottoman Turkish

ir şiir türü