Ottoman Turkish
MEŞARİB : Ottoman Turkish
Meşrebler. Mizaclar. Tabiatlar. Huylar. * Fehimler. Anlayışlar. Ahlâklar. * Su içecek şeyler. Maşrabalar. * Köşkler
MEŞARİT : Ottoman Turkish
(Mişrat. C.) Keskin bıçaklar. Ameliyatta kullanılan keskin hekim bıçakları
MEŞARIK : Ottoman Turkish
Güneşin doğduğu taraflar. Şark tarafları
MEŞATÎ : Ottoman Turkish
(Meştâ. C.) Kışlıklar. Kış mevsiminde barınılacak yerler
MEŞAVÎZ : Ottoman Turkish
(Mişvâz. C.) Sarıklar
MEŞAYİH : Ottoman Turkish
Şeyhler. Pirler. İhtiyarlar
MEŞAYİH : Ottoman Turkish
şeyhler, pirler
MEŞAÎ : Ottoman Turkish
Meşşaiyyundan olan kimse. (Bak: Meşşaiyyun)
MEŞAÎM : Ottoman Turkish
(Meş'um. C.) Uğursuz olan şeyler. Meş'um şeyler
MEŞAŞ : Ottoman Turkish
Beyaz servi
MEŞBU' : Ottoman Turkish
Tok. Doymuş. Kanmış
MEŞBUB : Ottoman Turkish
(C.: Meşâbib) İki ayağı beyaz olan at. * Güzel nesne
MEŞBÛ : Ottoman Turkish
doymuş
MEŞC : Ottoman Turkish
Karıştırmak. Haltetmek
MEŞCER : Ottoman Turkish
(Meşcere) Ağaçlık yer, koru, şeceristan
MEŞCUC : Ottoman Turkish
Yüzü gözü yaralanmış olan
MEŞCUN : Ottoman Turkish
Yarılmış
MEŞDEN : Ottoman Turkish
(C: Meşâdin) Buzağısı büyük olup anasından müstağni olan dişi geyik
MEŞDUD : Ottoman Turkish
(Meşdude) Kuvvetlice bağlanmış olan. Sıkıca bağlı. Sıkı
MEŞDUH : Ottoman Turkish
Şaşkın, şaşırmış. Ürküp korkmuş
MEŞE : Ottoman Turkish
Bir cins ağaç. Odunu sert, sağlam ve parlak olur
MEŞEGÂH : Ottoman Turkish
f. Meşelik. Meşe ağaçlarının bulunduğu yer
MEŞEGÂH : Ottoman Turkish
meşelik
MEŞERE : Ottoman Turkish
Dış kısım
MEŞERRE : Ottoman Turkish
Eyerin içine konulan yastık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani