Ottoman Turkish
MEŞÜVV : Ottoman Turkish
Müshil
MEŞŞ : Ottoman Turkish
Elini bez ile silmek. * Bir şeyi aldıktan sonra yine almak. * Davarın sütünü sağıp bazısını koymak
MEŞŞAİYYUN : Ottoman Turkish
Meşşâiler. Derslerini gezerek veren, peygamberlere uymayarak yalnız akıl ve fikir ile hakikatı bulmaya çalışan ehl-i dalâlet. Dinsizlik yolunu açanlar, sadece akla itimad eden ve vahye tâbi olmayan imânsızlar. (Bak: İşrakiyyun)
MEŞŞAT(A) : Ottoman Turkish
Tarak yapan, tarakçı. * Süsleyen, tarayan
MEŞŞATA : Ottoman Turkish
süsleyen, tarayan
MEŞŞÂİYYUN : Ottoman Turkish
akla güvenip peygambere inanmayan felsefeciler
Mİ'BER : Ottoman Turkish
Suyu geçmeğe yarıyan kayık, sal gibi vâsıtalar. * Köprü. Su geçme geçidi
Mİ'CER : Ottoman Turkish
Bir cins kadın başörtüsü. Eşarp
Mİ'DE : Ottoman Turkish
(C.: Miad) İnsan ve hayvanlarda, yenen şeyleri hazmetmek vazifesi olan bir iç uzvu
Mİ'KAB : Ottoman Turkish
Kızdan sonra oğlan doğuran kadın. Bir oğlan sonra bir kız doğuran
Mİ'LAT : Ottoman Turkish
(C: Meâli) Yas tuttuğunda, kadınların gözyaşı sildikleri bez
Mİ'MAR : Ottoman Turkish
İmar eden. Hüner sâhibi. İnşaat plânlarını yapan ve bunların kurulmasına bakan san'atkâr. Binâ inşa eden mühendis
Mİ'MARÂN : Ottoman Turkish
f. Mimarlar
Mİ'MARÎ : Ottoman Turkish
(Mi'mariyye) Mimarlıkla alâkalı. Mimarlığa âit. * Bir yapı için mimara verilen para
Mİ'NAS : Ottoman Turkish
Kız doğuran kadın
Mİ'RAC : Ottoman Turkish
"Merdiven, süllem. * Yükselecek yer. * En yüksek makam. * Huzur-u İlâhî. Peygamberimiz Hz. Muhammed (A.S.M.) Efendimizin, Receb ayının
gecesinde Cenab-ı Hakk'ın huzuruna ruhen, cismen, hâlen çıkması mu'cizesi ki; en büyük mu'cizelerinden birisidir.(Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, nasılki Arz ahâlisine inşikak-ı Kamer mu'cizesini göstermiş; öyle de: Semâvat ahâlisine, Mi'rac mu'cize-i ekberini göstermiştir. İşte Mi'rac denilen şu mu'cize-i âzamı, Otuzbirinci Söz olan Mi'rac Risalesi'ne havale ederiz. Çünki o risale, o mu'cize-i kübrâyı, ne kadar nurani ve âli ve doğru olduğunu kat'i bürhanlarla, hattâ mülhidlere karşı da isbat etmiştir. Yalnız, mu'cize-i Mi'racın mukaddimesi olan Beyt-ül-Makdis seyahatı ve sabahleyin Kureyş kavmi, Ondan Beyt-ül Makdis'in târifatını istemesi üzerine hâsıl olan bir mu'cizeyi bahsedeceğiz. Şöyle ki:Mi'rac gecesinin sabahında, Mi'râcını Kureyş'e haber verdi. Kureyş tekzib etti. Dediler: ""Eğer Beyt-ül Makdis'e gitmiş isen, Beyt-ül Makdis'in kapılarını ve duvarlarını ve ahvâlini bize târif et."" Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman ediyor ki: $Yâni: ""Onların tekziblerinden ve suâllerinden pek çok sıkıldım. Hattâ öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Birden Cenab-ı Hak, Beyt-ül-Makdis'i bana gösterdi; ben de Beyt-ül-Makdis'e bakıyorum, birer birer herşey'i târif ediyordum."" İşte o vakit Kureyş baktılar ki: Beyt-ül-Makdis'ten doğru ve tam haber veriyor...Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Kureyş'e demiş ki: ""Yolda giderken sizin bir kafilenizi gördüm kâfileniz yarın filân vakitte gelecek. Sonra o vakit kâfileye muntazır kaldılar. Kâfile bir saat teehhür etmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın ihbarı doğru çıkmak için, ehl-i tahkikın tasdikıyla, Güneş bir saat tevakkuf etmiş. Yâni Arz, O'nun sözünü doğru çıkarmak için; vazifesini, seyahatını bir saat tâtil etmiştir ve o tâtili, Güneş'in sükunetiyle göstermiştir. İşte Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ın birtek sözünün tasdikı için, koca Arz vazifesini terkeder; koca Güneş şâhid olur. Böyle bir Zâtı tasdik etmeyen ve emrini tutmayanın, ne derece bedbaht olduğunu.. ve O'nu tasdik edip emrine $ diyenlerin ne kadar bahtiyar olduklarını anla. M.)"
Mİ'RAC GECESİ : Ottoman Turkish
Leyle-i Mi'rac da denir. Arabî aylardan Receb-i şeri'fin yirmiyedinci gecesidir
Mİ'RAC-UN NEBİ : Ottoman Turkish
Hazret-i Peygamber'in (A.S.M.) huzur-u İlâhîde yükselmesi.(Mi'râc-un Nebi
Zât-ı Ahmediyye (A.S.M.) Efendimizin seyr-i sülukundan ibârettir. Zât-ı Muhammediye'nin bütün kâinatın fevkine çıkıp, bütün mevcudattan geçip, bütün mahlukatın Hâlikı ile umumî, küllî, ulvî bir sohbetidir.)(Mi'rac meselesi erkân-ı imaniyyenin usulünden sonra terettüb eden bir neticedir. Ve erkân-ı imaniyyenin nurlarından medet alan bir nurdur. Erkân-ı imaniyyeyi kabul etmeyen dinsiz mülhidlere karşı elbette bizzat isbat edilmez. Çünkü Allah'ı bilmeyen, peygamberi tanımayan ve melâikeyi kabul etmeyen veya semâvatın vücudunu inkâr eden adamlara Mi'rac'dan bahsedilmez. Evvelâ o erkânı isbat etmek lâzım geliyor. S.) (Bak: Bast-ı zaman)
Mİ'RACİYYE : Ottoman Turkish
Mi'raca âid. Mi'rac hakkında. Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) Mi'rac mu'cizesi hakkında yazılmış manzume veya bu hususta yazılan eser
Mİ'RAZ : Ottoman Turkish
(C: Meâriz) Zıpkın adı verilen yeleksiz uzun ok. * Bir sözün gizli mânâsı. Ta'riz
Mİ'RE : Ottoman Turkish
(C: Miâr) Kin, adâvet, düşmanlık
Mİ'SAM : Ottoman Turkish
Nabız yeri. Bilek
Mİ'SAR : Ottoman Turkish
(Mi'sara) Mengene
Mİ'SELE : Ottoman Turkish
(Asel. den) Arı kovanı
Mİ'VAN : Ottoman Turkish
Ahâliye yardım eden, halka yardımı çok olan kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani