Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
NECMEDDİN-İ KÜBRA : Ottoman Turkish

"(Mi:
618) İran Mutasavvıflarının en mühim şahsiyetlerindendir. Kübreviyye veya Zehebiyye ismi ile anılan tarikatın kurucusu sayılır. İsmi: Ahmed bin Ömer Eb-ul Cenab Necmeddin Kübra el-Hivakî el-Harzemî.Münazara ve mübaheseyi çok sevdiği ve her münazarada hasımlarını yendiği için kendisine ""Ettâmmet-ül Kübra"" lâkabı verilmiş, sonradan sadece ""Kübra"" denilmiştir. Moğolların Harzem'i istilâsında şehri terk etmeyerek, onlara karşı kahramanca çarpışarak şehid düşmüştür. (K.S.)"

NECMİSAKIB : Ottoman Turkish

karanlığı delen parlak yıldız

NECMÎ : Ottoman Turkish

Yıldıza dair, yıldızlarla alâkalı

NECNECE : Ottoman Turkish

Geriye döndürmek. * Engel olmak, men'etmek. Bir nesneyi aşağı getirmek. * Zayıf etmek, zayıflatmak

NECR : Ottoman Turkish

Ağaç yonmak. * Şiddetli sevk. * Asıl. * Renk. * Halâs, kurtuluş

NECRAN : Ottoman Turkish

"Susuz. * Kapı ökçesi. (""süve"" denir). * Yemen diyarında bir yerin adı."

NECS : Ottoman Turkish

Yerden define çıkarmak. * Kuyuyu ayıklamak

NECV : Ottoman Turkish

(C: Nicâ) Yüzmek. * İki kişi arasında olan sır. * Karından çıkan necis

NECVA : Ottoman Turkish

Gizli fısıltı. İki kişi arasında fısıldamak. * Ağız koklamak. * İki kişi arasındaki sır

NECVE : Ottoman Turkish

Tümsek, yüksek yer

NECZ : Ottoman Turkish

Bitip tükenmek. * İhtiyaç bitirmek. * Vâdeyi yerine getirmek

NECÂBET : Ottoman Turkish

soyluluk

NECÂSET : Ottoman Turkish

pislik

NECÂT : Ottoman Turkish

kurtuluş

NECŞ : Ottoman Turkish

Avı yatağından çıkarma. * Dağılmış parçaları toplamak

NED' : Ottoman Turkish

Dikkat etmek

NEDA : Ottoman Turkish

Rutubet, çiğ, nem

NEDAİD : Ottoman Turkish

(Nedid ve Nedide C.) Emsâller, akranlar, eşler

NEDALET : Ottoman Turkish

Kir, pislik. * Çalma, sirkat etme, aşırma

NEDAMET : Ottoman Turkish

(Nedm. den) Pişmanlık, nedâmet etmek

NEDAMETGÂH : Ottoman Turkish

f. Pişmanlık yeri

NEDAMETKÂR : Ottoman Turkish

f. Nedamet eden. Pişman olan

NEDAMETKÂRÎ : Ottoman Turkish

f. Pişmanlık, nâdim oluş

NEDAN : Ottoman Turkish

f. Bilmeyen, bilmez

NEDARET : Ottoman Turkish

Tazelik, parlaklık, letafet, taravet