Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
NEFERÂT : Ottoman Turkish

(Nefer. C.) Neferler, askerler, erler

NEFERÂT : Ottoman Turkish

neferler, erler

NEFES : Ottoman Turkish

Soluk, üfürülen hava. Soluma, soluk verip alma. * Uzun söz. * Bolluk. * Hased etmek. *Edb: Bektaşi tekkelerinde okunan manzum söz

NEFES : Ottoman Turkish

soluk

NEFEZA (NEFZA) : Ottoman Turkish

(C: Nefâyız) Düşmanın ahvâlini bilmek için dolaşan kavim

NEFEZAN : Ottoman Turkish

Sıçramak

NEFFA' : Ottoman Turkish

(Nef'. den) Çıkarı çok olan kimse

NEFFAC : Ottoman Turkish

Mütekebbir. Kendini beğenen. Mağrur. * Şişkin

NEFFAH : Ottoman Turkish

Hayır sâhibi ve iyiliksever kimse. * Kokusu çok

NEFFAS : Ottoman Turkish

Sihir yapan, üfüren, üfürükçü

NEFFASE : Ottoman Turkish

(C: Neffâsât) Büyücü kadın

NEFFASÂT : Ottoman Turkish

(Neffâse. C.) Neffâseler, büyücü kadınlar

NEFFATA : Ottoman Turkish

Neft yağı çıkan pınar

NEFFÂS : Ottoman Turkish

üfleyen

NEFH : Ottoman Turkish

Rüzgâr esmek. * Güzel kokunun yayılması. Kokmak. * Vurmak. * Def'etmek, kovmak. * Vuruşmak, kat'etmek

NEFH : Ottoman Turkish

üfleme

NEFH-İ SUR : Ottoman Turkish

"İsrafil Aleyhisselâm'ın Kıyamet gününde ""Sur' denilen boruyu üflemesi. * Kıyamet kopması. (Bak: Acbüzzeneb)"

NEFHA : Ottoman Turkish

Koku. Rüzgârın hafif esişi. Azıcık koku

NEFHA : Ottoman Turkish

esme, esinti, üfürük

NEFİ : Ottoman Turkish

(Bak: Nefy)

NEFİF : Ottoman Turkish

Hevâ

NEFİR : Ottoman Turkish

Cemaat, topluluk. * Harp için seferber olan cemaat

NEFİS : Ottoman Turkish

(Bak: Nefs)

NEFİS : Ottoman Turkish

can, maddî arzuların kaynağı olup sınır tanımayan bir duygu

NEFİS(E) : Ottoman Turkish

Pek beğenilen, pek güzel, pek iyi