Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
REK'AT : Ottoman Turkish

(Rik'ât) Huzur-u İlâhîde beli eğip yüzü üzeri kapanmak. * Bir kıyam, bir rüku' ve iki secdeden ibaret olan namazın bir rüknü

REK'AT-I SÂNİYE : Ottoman Turkish

İkinci rekât

REK'AT-I ULÂ : Ottoman Turkish

Birinci rekât

REK'ATEYN : Ottoman Turkish

İki rekât

REKABET : Ottoman Turkish

Kıskanmak. * Hıfzetmek. * Gözetmek. * Terakkub üzere olmak, başkalarından ileri geçmeğe çalışmak, benzerleriyle üstünlük yarışına çıkmak. * Kendi işini yürütmeğe çalışmak

REKABET : Ottoman Turkish

yarışma

REKABETKÂRÂNE : Ottoman Turkish

yarışırcasına

REKAİK : Ottoman Turkish

(Rakik. C.) İnce ve nâzik olan şeyler

REKAKET : Ottoman Turkish

Kekeleme, dil tutukluğu. * Sözün kusurlu oluşu. Belagattan mahrum olmak. * Zayıf ve ince olmak, yufka olmak. * El ile cismin hacmi ve cüssesini anlamak için yoklamak. * Gevşeklik, zayıflık, dermansızlık

REKAM : Ottoman Turkish

Birbiri üstüne kat kat yığılmış nesne

REKANET : Ottoman Turkish

Vakarlılık, ağırbaşlılık

REKB : Ottoman Turkish

Atlılar alayı, süvari takımı. * Diz ile vurmak. Dizi vurmak

REKD : Ottoman Turkish

Kımıldamamak, durgun olmak

REKEAT : Ottoman Turkish

(Rek'at. C.) Rekâtlar

REKEB : Ottoman Turkish

(C.: Erkâb) Kasığın kıl bittiği yeri

REKİK : Ottoman Turkish

Dili tutuk, kusurlu, peltek. * Rey ve idraki zayıf olan. * Gayret ve namusu olmayan. * Zayıf, kuvvetsiz

REKİK-ÜL LİSÂN : Ottoman Turkish

Dili tutuk. Peltek. Kekeme

REKİN : Ottoman Turkish

Yüce, yüksek, âli. * Ağırbaşlı, ciddi, vakarlı

REKİZ : Ottoman Turkish

(Rekz. den) Sağlam. * Gizli, gömülü define

REKK : Ottoman Turkish

İlzâm etmek, susturmak. * Birbiri üstüne bırakmak

REKL : Ottoman Turkish

Ayağıyla vurmak

REKM : Ottoman Turkish

Biriktirme, yığma

REKME : Ottoman Turkish

Cem'olmuş, toplanmış. * Yön, cânip. * Parça, cüz'

REKN : Ottoman Turkish

Meyletmek, yönelmek, eğilmek

REKS : Ottoman Turkish

(Rekkese) Geri döndürmek, çevirmek, tepesi aşağı etmek