Ottoman Turkish
RIHTIM : Ottoman Turkish
f. Gemilerin yanaşmalarına müsait şekle getirilmiş kıyı
RIHV (RAHV) : Ottoman Turkish
Yumuşak
RIHVET : Ottoman Turkish
Gevşek ve sölpük olma. Rahavet
RIK'A : Ottoman Turkish
Kur'an-ı Kerim'in harfleri ile bir yazı çeşidi
RIKA : Ottoman Turkish
Darbolunmuş dirhem
RIKAK : Ottoman Turkish
Yer yarığı
RIKK : Ottoman Turkish
(C.: Erkâ) Kul, abd. * Kulluk, esirlik, kölelik, ubudiyet. * Yufka nesne
RIKKIYYET : Ottoman Turkish
Kölelik, kulluk
RITANE : Ottoman Turkish
Arap lisanından başka dille konuşmak
RITL : Ottoman Turkish
(Bak: Ratl)
RIYY : Ottoman Turkish
Suya kanmak. * Beni Amir vilâyetinde bir dağın adı
RIZA : Ottoman Turkish
Memnunluk, hoşluk, razı olmak. * İstek, arzu. Kendi isteği
RIZA-CU : Ottoman Turkish
f. Allah'ın rızasını arayan. Razı etmeyi gaye edinen
RIZA-DÂDE : Ottoman Turkish
f. Razı olmuş, kabul etmiş
RIZA-YI BÂRİ : Ottoman Turkish
Allah'ın rızası
RIZA-YI İLÂHÎ : Ottoman Turkish
"Allah'ın kulundan memnun olması. Her hangi bir hareketinde mü'minin en yüksek derecesi.(Rıza-yı İlâhî ve iltifat-ı Rahmanî ve kabul-ü Rabbanî öyle bir makamdır ki; insanların teveccühü ve istihsanı, ona nisbeten bir zerre hükmündedir. Eğer teveccüh-ü rahmet varsa yeter. İnsanların teveccühü, o teveccüh-ü rahmetin in'ikası ve gölgesi olmak cihetiyle makbuldür. Yoksa arzu edilecek bir şey değildir. Çünkü kabir kapısında söner, beş para etmez. M.)"
RIZA-YI TARAFEYN : Ottoman Turkish
İki tarafın isteği
RIZAEN : Ottoman Turkish
Razı olarak
RIZAEN-LİLLÂH : Ottoman Turkish
Allah rızası için
RIZAM : Ottoman Turkish
Büyük kaya parçası
RIZK : Ottoman Turkish
"Yiyip içecek şey. Maddi mânevi ihtiyaca lâzım nimet. Allah'ın herkese lütuf ve kısmet ettiği ve bekaya sebeb olan nimet.(Rızk-ı helâl, iktidar ile alınmadığına, belki iftikara binaen verildiğine delil-i kat'i; iktidarsız yavruların hüsn-ü maişeti ve muktedir canavarların dik-ı mâişeti; hem, zekâvetsiz balıkların semizliği ve zekâvetli, hileli tilki ve maymunun derd-i maişetle vücutça zaifliğidir. Demek rızık, iktidar ve ihtiyar ile mâkusen mütenasiptir. Ne derece iktidar ve ihtiyarına güvense, o derece derd-i maişete mübtelâ olur. S.)(Rızk ise; hayattan sonra ni'metlerin en büyük bir hazinesi ve şükür ve hamdin en zengin bir menbaı ve ubudiyet ve dua ve ricaların en cem'iyetli bir mâdeni olmasından, suret-i zâhirede müphem ve tesadüfe bağlı gibi gösterilmiş. Tâ her vakit Rezzak-ı Kerim'in dergâhına iltica ve rica ve yalvarmak ve hamd ve şükür şefaatiyle rızk istemek kapısı kapanmasın. Yoksa muayyen olsa idi, mâhiyeti bütün bütün değişecekti. Şâkirane, minnetdarane ricalar, dualar, belki mütezellilâne ubudiyet kapıları kapanırdı. Ş.)( $ sarahatiyle; ummadığı tarzda yaşayacak kadar rızkını bulacak. Çünki şu âyet taahhüd ediyor. Evet, rızk ikidir:Biri hakiki rızktır ki, onunla yaşıyacak. Bu âyetin hükmü ile o rızk, taahhüd-ü Rabbanî altındadır. Beşerin su-i ihtiyarı karışmazsa, o zarurî rızkı her halde bulabilir. Ne dinini, ne namusunu, ne izzetini feda etmeğe mecbur olmaz.İkincisi: Rızk-ı mecazîdir ki, su-i istimâlât ile hâcât-ı gayr-ı zaruriye hâcât-ı zaruriye hükmüne geçip, görenek belâsiyle tiryaki olup, terkedemiyor. İşte bu rızk, taahhüd-ü Rabbanî altında olmadığı için, bu rızkı tahsil etmek, hususan bu zamanda çok pahalıdır. R.N.)"
RIZK : Ottoman Turkish
maddî ve mânevî nimetler
RIZKIFITRÎ : Ottoman Turkish
yaşamak için gereken normal rızık
RIZKIMECAZÎ : Ottoman Turkish
alışkanlık sebebiyle ihtiyaç hâline gelen anormal rızık
RIZVAN : Ottoman Turkish
(Bak: Rıdvan)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani