Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SAYYAD : Ottoman Turkish

Avcı, avcılık yapan

SAYYAD : Ottoman Turkish

avcı

SAYYAD-I BÎ-İNSAF : Ottoman Turkish

f. İnsafsız avcı

SAYYAG : Ottoman Turkish

(Sıyâgat. dan) Kuyumcu

SAYYERE : Ottoman Turkish

(Sayruretin fiili) Oldu, olur (meâlinde)

SAYYİB : Ottoman Turkish

Yağmur veren bulut

SAYYİHANÎ : Ottoman Turkish

Medine hurmalarından bir cins

SAYYUR : Ottoman Turkish

Bir işin âkibeti, sonu, neticesi, serencâmı. * Akıl, fikir

SAZ : Ottoman Turkish

f. (Sâhten: Yapmak mastarından emir köküdür) Eden, yapan, uyduran, düzen mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Evham-saz $
Evham veren

SAZ : Ottoman Turkish

müzik âleti, musiki sesi

SAZEC : Ottoman Turkish

(C.: Sevâzic) Sâde, basit

SAZENDE : Ottoman Turkish

(C.: Sâzendegân) f. Çalgıcı. * Düzenleyici, yapıcı

SAZKÂR : Ottoman Turkish

f. Uygun, muvafık

SAZKÂRÎ : Ottoman Turkish

f. Uygunluk, muvafakat

SAZÎ : Ottoman Turkish

f. Düzenleyicilik, yapıcılık

SAÂDET : Ottoman Turkish

Mes'ud oluş. Talihi iyi olmak. Mutluluk. Said olmak. Allah'ın rızasına ermiş olmak. Her istediğine kavuşmuş olmak

SAÂDET : Ottoman Turkish

mutluluk

SAÂDET-BAHŞ : Ottoman Turkish

f. Saâdet veren, sevindiren, ferahlandıran

SAÂDET-HAH : Ottoman Turkish

Saâdet isteyen. Saâdet dileyen

SAÂDET-HANE : Ottoman Turkish

f. Büyük bir kimsenin evi

SAÂDET-İ DÂREYN : Ottoman Turkish

İki cihan saadeti, dünya ve âhiret saadeti

SAÂDET-İ EBEDİYE : Ottoman Turkish

"Büyük ve ebedî saâdet. Âhiret saâdeti.(Saâdet-i ebediye iki kısımdır. Birinci ve en birinci kısmı: Allah'ın rızasına, lütfuna, tecellisine, kurbiyetine mazhar olmaktır. İkinci kısmı ise; saâdet-i cismaniyedir. Bunun esasları; mesken, ekl, nikâh olmak üzere üçtür. Ve bu üç esasın derecelerine göre saâdet-i cismaniye tebeddül eder. Ve bu kısım saâdeti ikmal ve itmam eden hulud ve devâmdır. Çünkü saâdet devam etmezse, zıddına inkılab eder.Cennet'te lezzetin devamı mes'elesi ise: Evet, lezzetin hakiki lezzet olması zeval görmeyip devam etmesindendir. Zira elemin zevali lezzet olduğu gibi, lezzetin zevali de elemdir; hatta zevalinin tasavvuru bile elemdir. Evet bütün mecazî âşıkların eninleri, bağırıp çağırmaları, bu kısım elemdendir. Ve bütün divanlarıyla yaptıkları ağlamalar, vaveylâlar hep mahbubların firak ve zevallerinin tasavvurundan neş'et eden elemdendir. Evet pek çok muvakkat lezzetler var ki, zevâlleri daimi elemleri intac ettiği gibi, çok elemlerin zevali de leziz lezzetlere bâis olur. Lezzet ve nimet ise, devam etmek şartiyle lezzet ve nimet sayılabilir. İ.İ.)(...Saâdet-i ebediyyeye muktazi vardır. Ve o saâdeti verecek Fâil-i Zülcelâl de muktedirdir. Hem harab-ı âlem, mevt-i dünya mümkündür. Hem vâki' olacaktır. Yeniden ihya-yı âlem ve haşir mümkündür hem vâki' olacaktır. S.)(Dikkat edilse şu kâinatın umumunda bir nizam-ı ekmel, bir intizam-ı kasdî vardır. Her cihette reşahat-ı ihtiyar ve lemaat-ı kasd görünür. Hattâ her şeyde bir nur-u kasd, her şe'nde bir ziya-yı irade, her harekette bir lem'a-yı ihtiyar, her terkibde bir şule-i hikmet, semeratının şehadetiyle nazar-ı dikkate çarpıyor. İşte eğer saâdet-i ebediyye olmazsa, şu esaslı nizam, bir suret-i zaife-i vâhiyeden ibaret kalır. Yalancı, esassız bir nizam olur. Nizam ve intizamın ruhu olan mâneviyat ve revabıt ve niseb, heba olup gider. Demek nizamı nizam eden, saâdet-i ebediyedir. Öyle ise, nizam-ı âlem saâdet-i ebediyeye işaret ediyor... S.)"

SAÂDET-İ UZMA : Ottoman Turkish

Büyük saâdet. Âhiret saâdeti, saâdet-i ebediye

SAÂDET-MEND : Ottoman Turkish

f. Bahtiyar, mutlu. Saâdet bulmuş olan

SAÂDET-MENDÎ : Ottoman Turkish

f. Mutluluk, bahtiyarlık