Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SEBAK-DAŞ : Ottoman Turkish

f. Ders arkadaşı

SEBAK-GÂH : Ottoman Turkish

f. Ders öğrenilen yer. Mekteb, medrese

SEBAK-HÂN : Ottoman Turkish

f. Ders okuyan, talebe

SEBAK-ÂMUZ : Ottoman Turkish

f. Ders arkadaşı

SEBAT : Ottoman Turkish

Yerinden oynamamak, dayanmak. Kararlı olmak. * Sözde durmak, ahde vefâ etmek. İman ve İslâmiyete hizmette, Allah'a ibadet ve taatta sâbit ve berkarar olmak. * Bir meslekte, meşru bir kanaatte veya bir fikirde kararlı bulunmak, sağlamlık göstermek

SEBATA : Ottoman Turkish

Saçın kıvırcık olmayıp sarkık olması

SEBATKÂR : Ottoman Turkish

f. Sağlam, yerinden oynamaz. * Ahdine, vefakârlığına sâdık ve sağlam olan

SEBATÎ : Ottoman Turkish

Sebatlılık. Sözünde ve kararında durma

SEBAYA : Ottoman Turkish

(Sebbî. C.) Harbde esir düşenler

SEBB : Ottoman Turkish

Küfür, küfran. Sövüp saymak

SEBB : Ottoman Turkish

sövme

SEBBAB : Ottoman Turkish

(Sebb. den) Çok küfür eden. Küfürbaz

SEBBABE : Ottoman Turkish

Şehâdet parmağı. Sağ elin baştan ikinci parmağı

SEBBABEGEZÂ : Ottoman Turkish

f. Şaşarak parmağını ısıran

SEBBAH : Ottoman Turkish

(Sibahat. dan) Suda yüzen, yüzücü. * Yüzgeç

SEBBAHE : Ottoman Turkish

Yüzücü kuşlar sınıfı

SEBBAK : Ottoman Turkish

Eritip kalıba döken, eritici

SEBBETMEK : Ottoman Turkish

Söğmek, sövüp saymak

SEBC : Ottoman Turkish

(C.: Esbâc) Orta vasat

SEBCA' : Ottoman Turkish

(C.: Sübuc) Karnı büyük olan kadın. (Müz: Esbec)

SEBE : Ottoman Turkish

Yaşlılıktan dolayı bunamak

SEBE' : Ottoman Turkish

(Sebâ) Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm'ın mucizesi sonunda imana gelen ve onunla evlenen Belkıs'ın Yemen'de hükmü altında bulundurduğu mâmur şehrinin ismi. * Bir Arab kavminin adı. * Bir devlet ismi. * Bir şahıs adı

SEBE' SURESİ : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'in
Suresi olup Mekkîdir

SEBEB : Ottoman Turkish

Vâsıta. Âlet. * Alâka. * Bahane. * Edb: Harekeli bir harf ile sâkin bir harften veya iki harekeli harften meydana gelen parça. (Bak: Esbab, Esbabperest)

SEBEB : Ottoman Turkish

vasıta, vesile, araç