Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
TEFAVÜT : Ottoman Turkish

Farklılık. İki şey arasındaki fark. Uygunsuzluk. Tehâlüf

TEFAZUL : Ottoman Turkish

(C.: Tefâzulât) Mikdar fazlası, fark. * Meziyet ve fazilet yarışına çıkma

TEFAZZUL : Ottoman Turkish

Üstünlük taslama, fazilet satma. * Bağışlama, iyilik

TEFAÜL : Ottoman Turkish

Fal tutmak

TEFCİ' : Ottoman Turkish

(C.: Tefciât) Canını yakma, acıtıp ağrıtma. Dertli kılma

TEFCİR : Ottoman Turkish

Yerden su kaynatıp akıtma. * Drenaj, oluk vs. gibi su yolları yaparak, bir yerde birikmiş olan suları akıtma işi. * Yarmak

TEFCİYE : Ottoman Turkish

"Yemeğin içine nohut, buğday, pirinç, maydanoz ve bunlara benzer şeyler koymak. (Bu konulan şeylere ""ebazir"" derler.)"

TEFDİM : Ottoman Turkish

İbrik ağzına süzgeç koymak

TEFDİYE : Ottoman Turkish

Canını başkası uğruna feda etme

TEFE'ÜL : Ottoman Turkish

"Fal açmak. * Bazı hâdiseleri, tevafukları uğurlu saymak. Meselâ: Bir kitabı rast gele açarak ilk tevafuk eden yeri okuyup ona dikkat ederek onu uğurlu ve esas bir ders sayma gibi. * Olacak şeyi tahmin etmek. (Zıddı: Teşe'üm)(Kur'an ile tefe'üle ve rü'yaya itimada ehl-i hakikat tarafdar değiller. Çünki: Kur'an-ı Hakîm, ehl-i küfrü, kesretle ve şiddetli bir tarzda vuruyor. Tefe'ülde, kâfire ait şiddeti, tefe'ül eden insana çıktığı vakit, yeis veriyor; kalbi müşevveş ediyor. M.)(Beşer idrakinin akibetini kestiremediği mühim işlerde İslâm dini istihare ile tefe'ülü tâlim etmiştir... S.B.M. C: 11 sh: 113)(Ebu Hüreyre'den (R. A.) Resülullah'ın (S.A.M.)
""İslâm'da teşe'üm yoktur, en hayırlısı tefe'üldür"" buyurduğunu işittim, dediği rivayet olunmuştur. Mecliste bulunanlar: Tefe'ül nedir Ya Resülallâh! diye sordular. Resül-i Ekrem: Sizden birinizin duyduğu güzel sözdür buyurdu.Teşe'üm, şom tutmak ve hayırsız saymak demektir. Tefe'ül de uğurlu ve hayırlı saymaktır ki dilimizde yom tutmak diye ifade ederiz. Güzel sözle tefe'ül hakkında en güzel misal, Resül-i Ekrem'in Hudeybiyye seferinde Süheyl bin Amr'ın adiyle tefe'ül buyurmasıdır...Hudeybiyye'de Kureyş, müslümanları müşkil bir vaziyete soktuğu sırada Kureyş tarafından muahede akdine mezun bir hey'etin Süheyl bin Amr'ın riyaseti altında gelmekte olduğu duyulunca Resül-i Ekrem uysallık ve yumuşaklık ifade eden (Süheyl) adiyle tefe'ül ederek ashabına: ""Artık işiniz kolaylaştı!"" buyurmuştur.Güzel sözle tefe'üle dair güzel bir misâl de Arab edip ve şâiri Asmaî, İbn-i Avn'den hikâye ederek vermiştir ve doktora gitmek üzere evinden çıkan bir hastanın: (Sâlim) diye birisinin çağrıldığını duyarak hastalığından kurtulacağına yom tutmasıdır, demiştir. S.B.M. C: 12 Hadis no: 1936)"

TEFEB : Ottoman Turkish

Helâk olmak, mahvolmak

TEFECCU' : Ottoman Turkish

Canı yanma, acıma. Kaygılı olma, dertli olma. * Belâ ânında hüzünlü olma

TEFECCÜR : Ottoman Turkish

(Fecr. den) (C.: Tefeccürât) Yerden su kaynayıp akma. * Tan yeri ağarma. * Çatlama, yarılma

TEFECİ : Ottoman Turkish

t. El altından yüksek faizle para veren kimse

TEFEHHUZ : Ottoman Turkish

Tâzim, hürmet

TEFEHHÜM : Ottoman Turkish

Farkına varmak. İdrâk eylemek. * Yavaş yavaş anlamak. Tekellüfle anlamak

TEFEHHÜM : Ottoman Turkish

fehmetme, anlama

TEFEHHÜMÂT : Ottoman Turkish

(Tefehhüm. C.) Farkına varmalar, yavaş yavaş anlamalar

TEFEKKU' : Ottoman Turkish

Yarılmak

TEFEKKUH : Ottoman Turkish

Fıkıh ilmini tahsil etmek. (Bak: Fıkıh)

TEFEKKÜH : Ottoman Turkish

Yemiş toplayıp vermek. Meyvedar olmak. Meyvelenmek. * Pişman olmak. * Pek hoşlanıp hayrette kalmak

TEFEKKÜH : Ottoman Turkish

meyve

TEFEKKÜK : Ottoman Turkish

Zincir halkası gibi birbirinden ayrılma

TEFEKKÜN : Ottoman Turkish

Pişman olmak. * Taaccüb etmek, hayrette kalmak, şaşırmak

TEFEKKÜR : Ottoman Turkish

"Fikretmek. Düşünmek. Fikri harekete getirmek.(Tefekkür, gafleti izale eder. Dikkat, teemmül; evham zulümâtını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususi ahvâlinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilât ile tetkikat yap. Fakat afâkî, haricî, umumî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilâta geçme. Çünkü icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik, tafsilâtında yoktur. Hem de âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor; sahili yoktur. İçine dalma boğulursun. Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise icmâlî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde kesret fikrini dağıtır. Evham seni havalandırır. Enaniyetin kalınlaşır. Gafletin kuvvet bulur, tabiata kalbeder. İşte dalâlete îsal eden kesret yolu budur. M.N.)""Bir saat tefekkür, bir sene nâfile ibadetten hayırlıdır"" (Hadis-i şerif meâli) (Bak: Ülfet)"