Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

KONUŞMA : Turkish English

n. talking, speaking, talk, chat, conversation, speech, address, allocution, causerie, delivery, discourse, harangue, interlocution, oration, spiel, utterance

KONUŞMA AYGITI : Turkish English

n. communicator

KONUŞMA BİÇİMİNDE : Turkish English

adj. chatty

KONUŞMA BORUSU : Turkish English

n. speaking tube

KONUŞMA BOZUKLUĞU : Turkish English

n. speech defect, speech impairment, lalopathy

KONUŞMA DİLİ : Turkish English

n. vernacular

KONUŞMA DİLİ DEYİMİ : Turkish English

n. colloquial expression, colloquialism

KONUŞMA DİLİ SÖZCÜĞÜ : Turkish English

n. colloquial expression, colloquialism

KONUŞMA DİLİNDE : Turkish English

adv. in common parlance

KONUŞMA DİLİNDE KULLANILMAYAN : Turkish English

adj. literary

KONUŞMA DİLİNE AİT : Turkish English

adj. colloquial

KONUŞMA DÜĞMESİ : Turkish English

n. push to talk button

KONUŞMA HAKKI (MAHKEMEDE) : Turkish English

n. right of audience

KONUŞMA İLE İLGİLİ : Turkish English

adj. conversational

KONUŞMA KONUSU OLAN MESELE : Turkish English

n. case in point

KONUŞMA MARATONU : Turkish English

n. talkathon

KONUŞMA MERKEZİ : Turkish English

n. speech center

KONUŞMA SANATI : Turkish English

n. elocution, eloquence, declamation

KONUŞMA SIRASINDA : Turkish English

adv. conversationally

KONUŞMA TARZI : Turkish English

n. address, parlance

KONUŞMA YAPMAK : Turkish English

v. give a speech, address, harangue, orate, speak

KONUŞMA YETENEĞİ : Turkish English

n. a glib tongue, speech

KONUŞMA YİTİMİ : Turkish English

n. aphasia

KONUŞMA ÖZGÜRLÜĞÜ : Turkish English

n. freedom of speech, free speech

KONUŞMA ÖZGÜRLÜĞÜ VERMEK : Turkish English

v. unmuzzle