Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

KÖTÜ NİYETLE BAKMAK : Turkish English

v. leer

KÖTÜ NİYETLE GİZLENEN KİMSE : Turkish English

n. skulker

KÖTÜ NİYETLE GİZLENMEK : Turkish English

v. skulk

KÖTÜ NİYETLİ : Turkish English

adj. malicious, ill intentioned, ill affected, poisonous, gloating, malevolent, malignant, sinister, wanton, ill disposed

KÖTÜ NİYETLİ (BAKIŞ) : Turkish English

adj. baleful

KÖTÜ NİYETLİ KİMSE : Turkish English

n. ghoul

KÖTÜ NOT : Turkish English

n. bad mark

KÖTÜ OLARAK : Turkish English

adv. evilly

KÖTÜ OLAYLARI ÖNCEDEN HABER VEREN KİMSE : Turkish English

n. Cassandra

KÖTÜ OLMAK : Turkish English

v. stink

KÖTÜ OYNAMAK : Turkish English

v. underact, underplay

KÖTÜ OYUNCU (GOLF VB.) : Turkish English

n. rabbit

KÖTÜ POLİTİKA : Turkish English

n. impolicy

KÖTÜ PUAN : Turkish English

n. bad point

KÖTÜ RUH : Turkish English

n. evil spirit, black soul, evil genius, fiend

KÖTÜ RUHLU : Turkish English

adj. daemonic [Brit.], daemonical [Brit.], demonic

KÖTÜ SONUÇLANMAK : Turkish English

v. come to a bad end

KÖTÜ SÖZ : Turkish English

n. snub

KÖTÜ TAKLİT : Turkish English

n. caricature

KÖTÜ TAKILMIŞ : Turkish English

adj. stuck fast

KÖTÜ TANINAN : Turkish English

adj. disreputable, of ill fame

KÖTÜ TANINAN AVUKAT : Turkish English

n. hedge lawyer

KÖTÜ TANINMAK : Turkish English

v. have a bad record, be of ill report

KÖTÜ TANINMIŞ : Turkish English

adj. notorious

KÖTÜ TATLI : Turkish English

adj. unsavoury [Brit.]