Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

KÜÇÜK DAMAR (YAPRAK) : Turkish English

n. veinlet

KÜÇÜK DAĞLARI BEN YARATTIM DEMEK : Turkish English

think oneself no small potatoes

KÜÇÜK DELİK : Turkish English

n. eyelet, pinhole

KÜÇÜK DEĞERLİ ŞEY : Turkish English

n. nugget

KÜÇÜK DİL : Turkish English

n. uvula, epiglottis

KÜÇÜK DİL İLE İLGİLİ : Turkish English

adj. uvular

KÜÇÜK DİL ÜNSÜZÜ : Turkish English

n. uvular

KÜÇÜK DİLE AİT : Turkish English

adj. uvular

KÜÇÜK DİLİNİ YUTMAK : Turkish English

v. gulp down, gulp

KÜÇÜK DİRE : Turkish English

n. flatlet

KÜÇÜK DOĞAN : Turkish English

n. falconet

KÜÇÜK DÜNYAYI TEMSİL EDEN İNSANLAR : Turkish English

n. microcosm

KÜÇÜK DÜRBÜN : Turkish English

n. spyglass

KÜÇÜK DÜŞME : Turkish English

n. humiliation

KÜÇÜK DÜŞMEK : Turkish English

v. be humiliated, feel humiliated, feel ashamed, feel small, look small

KÜÇÜK DÜŞMÜŞ : Turkish English

adj. debased

KÜÇÜK DÜŞÜRME : Turkish English

n. humiliation, abasement

KÜÇÜK DÜŞÜRMEK : Turkish English

v. humiliate, make smb. feel small, abase, affront, give affront to, bring into contempt, debase, degrade, depreciate, detract, disparage, lessen, lower, run down, score smb. off, snub, stigmatize, stultify

KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ : Turkish English

adj. debased, humiliating, insulting, denunciatory, discreditable, infra dig, insolent

KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ ELEŞTİRME : Turkish English

n. diatribe

KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ KİMSE : Turkish English

n. detractor

KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ ŞEY : Turkish English

n. detractor

KÜÇÜK EV : Turkish English

n. little house, small apartment, maisonette, maisonnette

KÜÇÜK EVREN : Turkish English

n. microcosm

KÜÇÜK EYALET : Turkish English

n. canton