Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

UZUN TUTMAK : Turkish English

v. drag out

UZUN TÜYLÜ : Turkish English

adj. long haired

UZUN UZADIYA : Turkish English

adv. at length, at great length, fully, lengthily, in detail, at some length

UZUN UZADIYA ANLATMAK : Turkish English

v. spin out

UZUN UZADIYA DÜŞÜNME : Turkish English

n. rumination

UZUN UZADIYA DÜŞÜNMEK : Turkish English

v. mull over

UZUN UZUN DERT YANMA : Turkish English

n. an Iliad of woes

UZUN UZUN DÜŞÜNMEK : Turkish English

v. ruminate

UZUN UZUN KONUŞMAK : Turkish English

v. have a good long talk

UZUN VADEDE : Turkish English

adv. in the long run, on the long view

UZUN VADELİ : Turkish English

adj. long dated, long term, long range, longtime, long

UZUN VE BOL GİYSİ : Turkish English

n. stole

UZUN VE BOL KEMERLİ PALTO : Turkish English

n. Ulster

UZUN VE DAR LATİN YELKENLİ TEKNE : Turkish English

n. pink

UZUN VE DAR PARÇA : Turkish English

n. strip

UZUN VE KIVIRCIK SAÇ MODELİ : Turkish English

n. Afro hairdo

UZUN VE MACERALI YOLCULUK : Turkish English

n. Odyssey

UZUN VE MUTLU YAŞAMAK : Turkish English

v. have one's innings, have one's inning

UZUN VE RAHAT ADIMLARLA KOŞMAK : Turkish English

v. lope

UZUN VE SARKIK KULAKLI BİR KÖPEK : Turkish English

n. Spaniel

UZUN VE SONU NÜKTELİ HİKÂYE : Turkish English

n. shaggy dog story

UZUN VE SIKICI BÖLÜM : Turkish English

n. longueur

UZUN VE SIKICI MEKTUP : Turkish English

n. screed

UZUN VE TÜMSEKLİ DALGA : Turkish English

n. comber

UZUN VE ZORLU YOL : Turkish English

n. pilgrimage