Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

YAŞÇA BÜYÜK OLMAK : Turkish English

v. be one's senior, be senior to smb

YAŞÇA BÜYÜKLÜK : Turkish English

n. seniority

YAŞÇA EN BÜYÜK : Turkish English

adj. eldest

YAŞÇA KÜÇÜK KİMSE : Turkish English

n. junior

YAŞÇA KÜÇÜK OLMA : Turkish English

n. juniority

YAŞÇA KÜÇÜKLÜK : Turkish English

n. nonage

YAŞI BÜYÜK : Turkish English

adj. overage

YAŞI ELLİDEN AŞAĞI : Turkish English

adv. on the right side of fifty

YAŞI ELLİNİN ALTINDA : Turkish English

adv. on the right side of fifty

YAŞI GEÇKİN : Turkish English

adj. overage, overaged

YAŞI GEÇMİŞLİK : Turkish English

n. spinsterhood

YAŞI İLERLEMİŞ : Turkish English

adj. well on in years

YAŞI TUTAN : Turkish English

adj. of age

YAŞI TUTMAYAN : Turkish English

adj. underage

YAŞINA GÖRE DİNÇ OLMAK : Turkish English

v. bear one's years well

YAŞINA GÖRE OLGUN OLMAK : Turkish English

v. be in advance of smb

YAŞINDA : Turkish English

adj. aged

YAŞINDA OLMAK : Turkish English

v. number

YAŞINI BAŞINI ALMIŞ : Turkish English

adj. advanced in years, elderly

YAŞINI GÖSTERMEMEK : Turkish English

wear one's years well

YAŞININ GERİSİNDE GELİŞME GÖSTEREN KİMSE : Turkish English

n. late developer

YAŞIT : Turkish English

adj. coeval, contemporary

YAŞIT : Turkish English

n. contemporary, equal, peer

YAŞIT OLARAK : Turkish English

adv. coevally

YAŞIŞMALI SATRANÇ : Turkish English

n. correspondence chess