Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

YERİNİ YAVAŞ YAVAŞ SONRAKİ GÖRÜNTÜYE BIRAKMA : Turkish English

n. fade out

YERKABUĞU KÜTLELERİNİ İNCELEYEN BİLİM DALI : Turkish English

n. petrography

YERKABUĞUNDAKİ ANİ VE AŞIRI DEĞİŞME : Turkish English

n. cataclysm

YERKÜRE : Turkish English

n. clay, sphere, terra, terrestrial globe

YERKÜRE PARÇASI : Turkish English

n. massif

YERKÜREDE YAŞAYAN KİMSE : Turkish English

n. tellurian

YERKÜRENİN AKSİ TARAFINDA OLAN : Turkish English

adj. antipodal

YERKÜRENİN TAM TERSİNDEKİ YER : Turkish English

n. antipodes

YERKÜRESEL : Turkish English

adj. tellural

YERLE BİR ETMEK : Turkish English

v. coventrize, flatten, level, raze, raze smth. to the ground

YERLERDE SÜRÜNMEK : Turkish English

v. lick the dust

YERLERE KAPANMA : Turkish English

n. prostration

YERLERE SÜRÜMEK : Turkish English

v. drabble

YERLERİ DEĞİŞTİRMEK : Turkish English

v. change places

YERLEŞİK : Turkish English

adj. based, entrenched, prescriptive, sedentary, settled, situated, stationary

YERLEŞİLMEMİŞ : Turkish English

adj. unsettled

YERLEŞİM : Turkish English

adj. residential

YERLEŞİM BİRİMİ : Turkish English

n. accommodation unit, dwelling unit

YERLEŞİM BÖLGESİ : Turkish English

n. residential area, residential district, enclave, residential quarter

YERLEŞİM BÖLGESİ HALİNE GETİRMEK : Turkish English

v. populate

YERLEŞİM YERİ : Turkish English

n. place, settlement, site

YERLEŞİME UYGUN : Turkish English

adj. fit for habitation

YERLEŞİME UYGUN OLMAYAN : Turkish English

adj. unfit for habitation

YERLEŞME : Turkish English

adj. inveteracy

YERLEŞME : Turkish English

n. emplacement, habitation, lodgement, lodgment, settlement, settling