Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

YÜKSEK RÜTBELİ LEVAZIM SUBAYI : Turkish English

n. quarter general

YÜKSEK RÜTBELİ MEMUR : Turkish English

n. prefect

YÜKSEK RÜTBELİ OLMAK : Turkish English

v. rank

YÜKSEK RÜTBELİ PAPAZ : Turkish English

n. prelate

YÜKSEK RÜTBELİ SUBAY : Turkish English

n. brass hat, field officer, ranking officer, tribune

YÜKSEK RÜTBELİ SUBAYLAR : Turkish English

n. brass

YÜKSEK RÜTBELİ YARGIÇLIK : Turkish English

n. chancellorship

YÜKSEK RÜTBELİ YARGIÇLIK RÜTBESİ : Turkish English

n. chancellorship

YÜKSEK SAYI ATMA : Turkish English

n. nick

YÜKSEK SES : Turkish English

n. blare

YÜKSEK SESLE : Turkish English

adv. aloud, loud, loudly, out

YÜKSEK SESLE GÜLMEK : Turkish English

v. cachinnate

YÜKSEK SESLE KONUŞMAK : Turkish English

v. speak up, talk up

YÜKSEK SESLE OKUMAK : Turkish English

v. declaim, spout

YÜKSEK SESLE ÇALMAK : Turkish English

v. blare

YÜKSEK SESLİ : Turkish English

adv. high tone

YÜKSEK SESLİLİK : Turkish English

n. loudness

YÜKSEK SEZON : Turkish English

n. high season

YÜKSEK SİVİL MAHKEME : Turkish English

n. Court of Session

YÜKSEK SOSYETE : Turkish English

n. jet set, the people of quality, upper crust

YÜKSEK SOSYETEDE BULUNAN : Turkish English

adv. in the swim

YÜKSEK SINIFTAN HALK : Turkish English

n. the people of quality

YÜKSEK TABAKA : Turkish English

n. fashion

YÜKSEK TABAKAYA ÖZGÜ OLMAYAN : Turkish English

n. non u

YÜKSEK TANSİYON : Turkish English

n. hypertension