Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

YÜRÜTÜCÜ GÜÇ : Turkish English

n. propulsion

YÜRÜYEBİLEN : Turkish English

adj. gradient

YÜRÜYEBİLİR MİYİM YOKSA TAKSİ Mİ ÇAĞIRAYIM : Turkish English

Can I walk or should I take a taxi

YÜRÜYEN : Turkish English

adj. walking

YÜRÜYEN KALDIRIM : Turkish English

n. travellator

YÜRÜYEN KİMSE : Turkish English

n. walker, walker on

YÜRÜYEN KUM : Turkish English

n. shifting sands

YÜRÜYEN MERDİVEN : Turkish English

n. escalator, moving staircase, moving stairway

YÜRÜYEN SKALA : Turkish English

n. sliding scale

YÜRÜYEN VE KONUŞAN OYUNCAK BEBEKLERİNİZ VAR MI : Turkish English

Do you have any dolls that walk and talk

YÜRÜYEREK : Turkish English

adj. afoot

YÜRÜYEREK : Turkish English

adv. afoot, on foot

YÜRÜYEREK BEŞ DAKİKA TUTAR. : Turkish English

It's about a five minute walk

YÜRÜYEREK DOLAŞMAK : Turkish English

v. walk over

YÜRÜYEREK GEÇİLEBİLİR : Turkish English

adj. fordable

YÜRÜYEREK GEÇMEK : Turkish English

v. stride, wade

YÜRÜYEREK GİDEBİLİRSİNİZ. : Turkish English

It's a short walk

YÜRÜYEREK GİTMEK : Turkish English

go on shank's pony

YÜRÜYEREK TUR : Turkish English

n. walking tour

YÜRÜYÜP GİTMEK : Turkish English

v. walk away

YÜRÜYÜŞ : Turkish English

adj. gressorial

YÜRÜYÜŞ : Turkish English

n. gait, hike, pace, tread, walk, walking

YÜRÜYÜŞ AYAKKABILARI : Turkish English

n. walking boots

YÜRÜYÜŞ EMRİ : Turkish English

n. route

YÜRÜYÜŞ HIZI : Turkish English

n. quick time