Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

BAŞARISIZ OLACAĞI BELLİ OLMAK : Turkish English

v. foredoom

BAŞARISIZ OLMA : Turkish English

n. flunk

BAŞARISIZ OLMAK : Turkish English

v. fall flat, fail, fall through, collapse, flunk, make sorry show, come unstuck

BAŞARISIZ OLMUŞ : Turkish English

adj. stranded

BAŞARISIZLIK : Turkish English

n. failure, unsuccess, washout, bankruptcy, baulk, bomb, bust, collapse, cropper, defeat, dud, fizzle, flivver, frost, ineffectiveness, ineffectualness, inefficacy, miscarriage, reverse, setback, throwback

BAŞARISIZLIK İŞARETİ : Turkish English

n. the writing on the wall

BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANMAK : Turkish English

v. abort, bust up

BAŞARISIZLIĞA ELİ MAHKUM OLMAK : Turkish English

n. be a dead duck

BAŞARISIZLIĞA MAHKUM : Turkish English

adj. doomed to failure, foredoomed

BAŞARISIZLIĞA UĞRAMAK : Turkish English

v. fail, fall down, come a cropper, bomb, buy it, flop, strand

BAŞARISIZLIĞA UĞRAMIŞ : Turkish English

adj. aborted

BAŞARISIZLIĞA UĞRAYAN POLİTİKACI : Turkish English

n. also-ran

BAŞARIYA GİDEN YOL : Turkish English

n. the road to success

BAŞARIYA İLK ADIMI ATMAK : Turkish English

make a dent in

BAŞARIYA ULAŞMAK : Turkish English

v. succeed

BAŞARIYLA : Turkish English

adv. triumphantly, in triumph, in a triumphant manner

BAŞARIYLA TAMAMLANMIŞ : Turkish English

adj. buttoned up

BAŞARIYI AMAÇLAYAN : Turkish English

adj. achievement-oriented, achieve oriented

BAŞAT : Turkish English

adj. dominant

BAŞAT KARAKTER : Turkish English

n. dominant

BAŞAT OLAN ŞEY : Turkish English

n. dominance

BAŞAĞA BENZER ÇİÇEK BAŞI : Turkish English

n. spike

BAŞAĞLIĞI : Turkish English

n. condolence

BAŞAĞRISI : Turkish English

n. megrim, headache, migraine

BAŞAĞRITICI : Turkish English

adj. annoying