Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KALHANE : Turkish Turkish

kal (ii) işleminin yapıldığı yer

KALİBORİT : Turkish Turkish

hidratlı doğal sodyum ve magnezyum boratı

KALİBRE : Turkish Turkish

mermilerde, ateşli silahlarda çap

KALIÇ : Turkish Turkish

orak, küçük orak

KALICI : Turkish Turkish

sürekli, °daimi, "geçici" karşıtı

KALICI : Turkish Turkish

her zaman geçerliğini sürdürecek olan

KALICILIK : Turkish Turkish

kalıcı olma durumu

KALICILIK : Turkish Turkish

mıknatıslayan etki kalktıktan sonra da mıknatıs olarak kalabilen cisimlerin özelliği

KALICILIK : Turkish Turkish

tözün kendi bağımsızlığı içinde var olma biçimi, tözün varoluşunu sürdürmesi ilkesi, "ayrılmazlık" karşıtı

KALİFİYE : Turkish Turkish

ir şeyi yapabilme niteliğini ve ustalığını kazanmış olan, nitelikli

KALİFİYE İŞÇİ : Turkish Turkish

istenilen nitelikleri taşıyan iyi yetişmiş usta işçi, nitelikli işçi, vasıflı işçi

KALİFORNİYUM : Turkish Turkish

atom numarası 98, atom ağırlığı 244 olan, aktinit grubundan yapay bir radyoaktif element, simgesi cf

KALİGRAFİ : Turkish Turkish

harfleri güzel biçimler vererek yazma sanatı, güzel yazı sanatı, °hüsnühat

KALIK : Turkish Turkish

kalmış, artmış, eskimiş

KALIK : Turkish Turkish

evlenme çağı geçmiş, evde kalmış (kız)

KALIKLIK : Turkish Turkish

eksiklik, noksanlık

KALIM : Turkish Turkish

kalmak eylemi

KALIMLI : Turkish Turkish

kalıcı, yok olmayan, ölümsüz, zevâlsiz, °baki, °payidar

KALIMLILIK : Turkish Turkish

kalımlı olma durumu

KALIMSIZ : Turkish Turkish

kalımlı olmayan, kalıcı olmayan, yok olacak olan, °fani

KALIMSIZLIK : Turkish Turkish

kalımsız olma durumu

KALIN : Turkish Turkish

(cisimlerde) uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan, "ince" karşıtı

KALIN : Turkish Turkish

enli ve gür

KALIN : Turkish Turkish

düzlem şeylerde, iki yüz arasındaki uzaklık kendi cinsindekilere göre çok olan

KALIN : Turkish Turkish

yoğun, koyu, akıcılığı az olan